Sabah toplantısında bir arkadaşımız "Geçen hafta kavgalar ve polemikler haftasıydı" dedi. Bu konuyu konuştuk, ortaya uzun bir liste çıktı. Olayları ve insanları burada tek tek yazmayacağım. Ama Buzda Dans yarışmasında elenen Şebnem Schaffer'ın sözü aslında her şeyi çok güzel özetliyor. Şebnem Schaffer, dans ettiği yarışmayı ağlayarak terk etti. Ve dedi ki: "Kuliste sürekli polemik yapmam gerektiği söyleniyor. Ben bunu yapmıyorum. O yüzden puanlamada sona kaldım." Nitekim Şebnem yarışmayı terk etti. Polemik yaratamadığı için orada var olması mümkün değildi. Son günlerde magazin dünyasında durum tam da bu: Polemiğe giren varlığını sürdürüyor, susan, konuşmayan ise kendi hayatına dönüyor. Yani polemik varlık nedeni olmuş durumda. Özellikle kendini gösterme derdinde olan yeniler için Tuğba Ekinci, haftalardır polemiklerle içinde yer aldığı yarışmayı, çok da kötü performans sergilemesine rağmen her hafta en yüksek halk oyunu alarak bitiriyor. Ve bakın yeni bir örnek daha: atv'nin Profesyonel adlı yarışmasının daha ilk gününde Ela adlı şarkıcı, bir anda jüri üyeleriyle polemiğe girdi. Performansının ardından poposunu sallayınca, jüriden Pelin Akad, "İkinci Tuğba Ekinci vakasıyla karşı karşıyayız" dedi. Ve tartışma başladı. İnanın haftaya da devam eder bu polemik. Çok konuşan kazanıyor gibi görünüyor. Tabii şimdilik. Bu gürültü nereye kadar gider, çok bağıranlar çabuk yorulur mu, yorulmaz mı hep birlikte göreceğiz. Ama biliyoruz ki; tarih çok konuşanları değil, çok çalışanları, üretenleri yazıyor. Ve çok konuşup çok bağıranlar hep kuru gürültü olarak kalıyor.