Biliyorum bu yazıdan sonra posta kutuma yine birbirinden ilginç mesajlar gelecek. Çünkü ne zaman üniversiteliler ile Hülya Avşar'ı aynı yazıda buluştursam hep aynı şey oluyor. Bir eleştiri bombardımanı başlıyor. Üniversiteliler hem magazine karşılar hem de Hülya Avşar'a... Magazini hiç okumadıklarını, bizim yaptığımız dergileri ellerine dahi almadıklarını söylüyorlar. Birkaç ay önce, magazinin konuşulduğu Siyaset Meydanı'na katıldık magazin müdürü arkadaşlarla birlikte. Bahçeşehir Üniversitesi'ndeki çekimde salonu tabii ki üniversiteliler doldurmuştu. Aynı tavır orada da vardı. Öyle çok eleştirdiler ki, ben de "Dilerim günün birinde bizlerin yerinde sizler olursunuz ve bu mesleğin çıtasını istediğiniz yere yükseltirsiniz." dedim. "Aaa biz mi?" dediler... "Biz asla magazin yapmayız..." Öyle mi? Öyle değil tabii... Her yıl iletişim fakültelerinden binlerce genç mezun oluyor ve ne yazık ki, çoğu bir medya kuruluşunun kapısından bile giremiyor. Oysa hepsi bir gazetede çalışmak için can atıyor. Ben de bunu bildiğim için "Eğer içinizde çalışmak isteyen varsa, bu işin heyecanını gerçekten taşıdığına inanan varsa kapımız size her zaman açık" dedim... Birilerinin gözleri parladı. Ne dediler biliyor musunuz? "Ciddi misiniz?" dediler Niye bunları anlattım? Çünkü Hülya Avşar'ın İstanbul Teknik Üniversitesi'ndeki söyleşisine 600 kişi, yabancı bir profesörün konferansına ise sadece 4 kişi katılmış... Bunun üzerine Celal Şengör Hoca "Bu ne biçim üniversite" diyerek istifa etmeye kalkışmış. Hülya Avşar'ın söyleşisine 600 öğrencinin katılması benim açımdan hiç de şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan Celal Hoca'nın tepkisi. Yanıbaşındaki öğrencilerini hiç mi tanıyamadı bugüne kadar? Tanısaydı eleştirmezdi. Çünkü onlar oraya Hülya Avşar'ı alkışlamak için gitmediler ki... "Cahilliğini megolamanlığıyla örtbas etmeye çalışıyor. Hülya Avşar cahil, üniversiteliler ise Türkiye'yi yarınlara taşıyacak olan gençler. Tarih hiçbir zaman soytarıları yazmadı" diyen gençler (bu mesajlar posta kutumda kayıtlıdır) sizce o salonu onun alkışlamak için mi doldurdular? Öyle düşünüyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz... 600 üniversitelinin amacı onu ezmekti. Çocukların eline intikam fırsatı geçmiş, kaçırırlar mı? Gerçi Avşar, bu kalabalık izleyici topluluğundan şöyle bir çıkarımda bulunmuş ama yanılmış: Öğrencilerin bizden çok şey öğrendiklerine inanıyorum. Hatırlar mısınız bilmem, bir röportajımızda Hülya Avşar, "Mutlu entelektüel görmedim. Sürekli bir şeyleri eleştirmekten içleri çürümüştür" demiş, olay olmuştu. Şimdi de, "Hülya Avşar kadar taş düşsün başınıza. Zaten bu profesörlerin bana karşı bir şeyi var" demiş. Buyrun bakalım... Aydın-sanatçı savaşında yeni bir cephe daha açıldı. Neden? Çünkü Hülya Avşar bu durumu çok seviyor da ondan...