Cenk Eren'i 10 yılı aşkın bir süredir, ta Dedikodulu Meyhane günlerinden tanırım. O küçücük dükkandan çıkıp, sabırla ve inatla nasıl bugünlere geldiğini de iyi bilirim. Kendi çapında bir başarı öyküsüdür onunki... Bir yılı aşkın bir süredir yeni albümü üzerine çalışıyordu ve "İyi olması için ne gerekiyorsa yapacağım" diyordu. Kazandıklarını da inanarak bu işe yatırdı. Ve albüm piyasaya çıkmadan iki ay önce heyecanla geldi. "İşte" dedi, "En çok istediğim işi yaptım. En çok içime sinen işi yaptım." Dinledik birlikte Sezen Aksu imzalı 'Kiraz Mevsimi' şarkısını. Sonra o gitti. Ben bir daha dinledim, bir daha, bir daha... 'Bir daha gelmez geri genç baharlar, kimbilir önümüzde kaç kiraz mevsimi var...' Sonra bu sözlerin ortaya çıkış öyküsünü öğrendim. Ayhan Bermek'in çiftliğindelermiş. Ayhan Bey kiraz ağaçları dikmek istediğini söylemiş, eşi de "Ağaç olur mu? Fidan dikelim" demiş. Fidanlar büyüyecek, ağaç olacak ve meyva verecek. Uzun iş tabii. Ayhan Bey de "Ben fidanların büyüyüp ağaç olacağını görebilecek miyim? O çok uzun iş" demiş. Bu konuşmalar yapılırken Sezen Aksu hemen yakalamış sözleri. Sonra bu şarkıyı yazmış işte; 'Bir daha gelmez geri genç baharlar, kimbilir önümüzde kaç kiraz mevsimi var?' Cenk Eren müthiş okumuş şarkıyı... Dinledikçe, tam da bir baharın ortasında insan daha bir başka bakıyor hayata, havayı daha derin derin içine çekiyor, bütün çiçeklerin renklerini içine dolduruyor. Hüzünlü gibi görünen şarkı aslında insanı yaşama çağırıyor. Dinleyin derim. Bir de 'Gurbet Hapishanesi' var. Ona da dikkat!