KARADAYI her bölümüyle izleyicileri mest etmeyi başarıyor. Ama bizim köşemizin ekran dedektifi okurları, mükemmelin içindeki kusurları bile bulmakta mahir! İlk notlar Ayşe Şenel'den:
"Sayın Aytuğ, Karadayı gerçekten çok güzel bir dizi. Oyunculuklar harika. Bunlara lafımız yok da dizimizde yer yer mantık hataları olunca kafalar haliyle karışıyor.
Turgut, etrafını saran o kadar polisten ne hikmetse, bize de nasıl olduğu gösterilmeden kaçmış oluyor. Üstelik de polis kıyafetiyle...
Hadi buna tamam diyelim, bütün memlekette aranan biriyken ve de babasına gideceği belliyken, üstelik polise haber verilmişken, teşkilatta polis kalmamış herhalde ki o sabah Mahir'den başka kimse yok... Ayrıca Mahir yolun ortasında apaçık Turgut'u bekliyor. Onu görünce de yavaşça yanına gitmek yerine uzaktan bağırıyor. Buna da tamam da, geçen bölüm Songül'ün mezuniyet balosu yok muydu?
O senelerde Şubat ayında mezun olunmuyorsa -ki olunmuyordu- karlı havada insanların palto giydiği, kış olduğu aşikar bir mevsimde bu kızı nasıl mezun ettiler de balo yaptılar? İşte bunu hiç anlayamadım."
YANITSIZ SORULAR
Frankfurt'tan yazan okurumuz Süheyl Çalışkanoğlu'nun da aynı diziyle ilgili tespitleri var:
"Merhaba Yüksel Bey, Karadayı dizisinde Savcı Turgut'un uçuruma yönlendirdiği arabayla, uçuruma düşen arabanın iki ayrı model olduğunu, aralarında sadece renk benzerliği bulunduğunu tespit ettim.
Bir de Savcı Turgut son bölümde satılık, eski bir harabe evde saklanıyor fakat yine de sinek kaydı tıraşlı olduğu görülüyor. Ayrıca, Hakime Hanım ve partnerinin buluştukları çay bahçesinde hiç müşteri veya garson görünmüyor. Hiç servis olmadığı gibi, hesap da verilmiyor şüphesiz!"