İNSANLARIN çoluk çocuk bir arada izleyebilecekleri dizilerin sayısı son zamanlarda hızla azalırken, Star'da başlayan Aramızda Kalsın'a büyük umut bağlamıştım. Öncelikle müthiş bir oyuncu kadrosu vardı. Son derece deneyimli ve nitelikli bir yapımcının (Erol Avcı) elinden çıkmaydı. Hepsinden önemlisi; herkesin sağdan soldan öykü tırtıkladığı bir dönemde senaryosunun 'özgün' olması dikkatimi çekmişti. İlk bölümü fena bulmadım. Ama beklentimin yüksekliğinden olsa gerek, damağımda buruk bir tat kaldı.
Bir kere Uğur Yücel ile Binnur Kaya'nın kendilerini tekrarladıklarını düşünüyorum. Bu karakterler adeta üzerlerine yapışıp kaldı. Gaziantep'in şahane yemeklerine ve şirin lehçesine 'sığınmak', banka reklamının Cumartesi'si bıcır oğlanın sevimliliğinden medet ummak da bana biraz kolaycılık gibi geldi doğrusu. Aramızda Kalsın'dan yeni bir Canım Ailem çıkar mı; biraz şüpheliyim. Bir de iç mekan çekimlerinde ışık kontrolünden kaynaklanan beyaz sis perdesi bu kadar iddialı bir yapıma hiç yakışmadı doğrusu.
Ama iki oyunculuk vardı ki, büyülendim.
Gökçe Bahadır çok takdir ettiğim 'bukalemun' cinsi oyunculardan.
Yaprak Dökümü ve oyunculukta zirve yaptığı Kayıp Şehir'den sonra izleyiciyi yine şaşırtmayı başardı. Cengiz Bozkurt ise koca müsveddesi rolündeki performansıyla "Keşke bir bölümlük misafir oyuncu olmasa da dizi boyunca yatıya kalsa" dedirtti.