Hep söylerim; bizim köşe sadece televizyon sektörünün sesi değil, tüm dertlilerin arzuhalcisi olan bir duyuru panosu gibi çalışıyor.
Plastik şişelerin depozito karşılığında toplanmasına önayak olan yazımızın ardından, okurlarımızın da benzer konular üzerine fikir geliştirdiklerine şahit oldum.
İşte onlardan ikisi: "Merhabalar Sayın Aytuğ; Ruanda'da yasaklandığını yazdığınız plastik poşetlerle ilgili olarak iki-üç yıl önce bir zincir markete önerdiğim çözümü size de yazayım istedim. Marketler, bize verdikleri poşetleri; bir bedel veya hediye ile geri alsalar güzel olmaz mı?
Hem bizlere, sürekli müşterileri olalım diye kartlar icat edip indirimler ve puanlar vermiyorlar mı? Hepsinin poşetlerinde market isimleri basılı zaten.
Örneğin, 20 poşet getirenin kartına 1 lira yüklensin.
Hem poşetlerini sebil yapmaz, ihtiyaç kadar verirler, hem de aynı marketten alışveriş yapıp aynı poşetlerden almamızı sağlarlar." (M. Gökalp Metin)
PEKİ YA İÇİNDEKİLER?
Bir başka okurumuz Mahmut Hüdayi ise poşetler kadar, o poşetlerin içinde ne bulunduğuyla da ilgilenmemiz gerektiğini söylüyor: "Yoğurt ve benzeri ürünler için toprak kap, su ve ayran gibi sıvı gıdalar için camdan üretilmiş ambalajlar, tabii ki naylon poşet yerine kumaş torbalar... Daha birçok önlem düşünebiliriz ama ufak bir detay var: Ambalajları sağlıklı hale getirmek elimizde; ya içindekileri nasıl sağlıklı hale getireceğiz?
Kumaş torba içinde evimize götürdüğümüz ekmek nasıl yapılıyor, pazar filesi ile aldığımız domates hormonlu mu, değil mi? Bunları asla bilemeyeceğiz.
Bir de çocukken kolayı aile boyu tabir edilen cam şişelerden içerdik, üstelik cam şişe bize kalırdı, depozitosunu iade etmezdik!"