Geçen hafta bu köşede 'Ne zaman akıllanacağız?' başlığı altında tüy dökücü hamam otu reklamlarındaki tehlikeden söz etmiştim.
Kaygılarımı paylaşan çok sayıda okur mektubu aldım.
Behiye Özen'inki de onlardan biri:
"Hayırlı günler Yüksel Bey. Allah sizden razı olsun; Benim yıllardır yapamadığımı yaptınız. Tabipler Birliği'ne yazdım, 'Bu ürün bitkisel diye tarif ediliyor; ben bunu arsenik ve zehir olarak biliyorum.
Doğru mu, yanlış mı; halkı aydınlatın' dedim.
Ne bana bir cevap geldi, ne de herhangi bir şey duyuldu.
Haberlerde çıktı; kadın hamam otundan ölmüş, yine yetkililerden ses çıkmadı.
Bitki şifacıları ekranda, e-posta yolluyorum tık yok; tek derdimiz güzellik.
Tüketici Derneği'nden biri ekranda; yine e-posta yolluyorum, "Bu arsenik değil mi, bizi aydınlatın" diyorum, keza yine cevap yok! Sanırım üç ay kadar önceydi; Sağlık Bakanlığı'nı aradım, Tarım Bakanlığı'nı aramamı söylediler. 'Zayıflama ilaçları da Tarım Bakanlığı'ndan ruhsatlı ama kadın ölünce Sağlık Bakanlığı halkı uyardı. Bu da sağlıkla ilgili' dedim, ilgilenilmedi.
Geçenlerde, bir bakanlık yetkilisiyle birlikte Tüketici Derneği Başkanı; bir kadın programındaydı. Telefonla bağlanmak istedim, bağlamadılar.
Yaptığınız şey çok önemli.
Tekrar teşekkürler."