KANAL D'nin Şans Kapıda yarışması işi iyice 'kumara' çevirdi. Yolda her şeyden habersiz yürüyen aile üyeleri, 'alıcı kuş' Yiğit Alıcı ile karşılaşmaya görsün... Bir saat içinde kaderleri değişiyor. Birbiri ardına gelen sorulara verdikleri yanıtlarla kendilerini bir anda 'yaşam mücadelesi' içinde buluveriyorlar. Yarışmanın takas bölümü ise genellikle 'hüsranla' sonuçlanıyor.
Paranın sıcak yüzüne aldanan aileler, mevcut durumu korumak, mutlu mesut yaşamak dururken riske girip evlerindeki eşyalardan oluyor. Her ne kadar o eşyalar muhtaç durumdaki ailelere bağışlanıyor olsa da, kaybeden ailenin ihtiyacı olmasa böyle bir yarışmaya katılmayacağı unutuluyor. Salı akşamı da kendi hatası yüzünden evdeki beyaz eşyalardan olan evin genç kızının gözyaşları sel oldu. Neyse ki, sonradan 8 bin liralık ödüle ulaştı da, bu kez sevinçten ağladı. Tabii ekran başındakilerin aklına hemen 'garibanın önce eşeğini kaybedip sonra bulduğu için sevinmesi' geldi.
Diyeceğim o ki Şans Kapıda; üstü örtülü bir kumarı, masum ailelerin kapı eşiğinden içeri taşıyor. Böyle olunca da 'para uğruna gözünü karartıp ailenin mutluluğunu bozacak her türlü ağır riskin altına girmek' sıradan bir davranış haline dönüşüyor.
Hoş, devlet eliyle at yarışı oynatılan bir ülkede bunca yazıyı niye yazdıysam...