Peşin peşin söyleyeyim: Sakın ola ki, taraftar gruplarını, derneklerini küçümsediğim sanılmasın. Ama siyasal protestoların içinde Beşiktaş'ın, Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın taraftar gruplarını görünce şaşırıyorum. Dahası, üzülüyorum.
Neden mi? Gençler kendilerini sosyal ve siyasal anlamda ifade edebilmek için takım flamalarına, kaşkollarına, formalarına ihtiyaç duyuyorlar da ondan...
Tabii ki futbolu seviyor olmak, bu memleketin sorunlarıyla ilgilenmeye engel değil.
Takım tutuyor olmak da apolitik olmayı, ülke meselelerine duyarsız kalmayı gerektirmiyor. Lakin görünen o ki, memlekette gençlerin siyasal inisiyatiflerini hayata geçirecekleri sivil toplum örgütleri yok ya da yetersiz. Yoksa gençler neden protestoda bulunurken, takım bayrakları etrafında toplansın?
PARTİLER NEREDE?
Bana göre bu görüntüden partiler de, siyasi ve sosyal örgütler de hicap duymalı.
Dönüp dönüp aynaya bakarak, "Biz nerede yanlış yaptık da, bu gençleri, bu enerjiyi, dinamizmi, taraftar derneklerine kaptırdık?" diye sormalı.
Demek ki, demokrasinin doğal birer parçası olması gereken bu yasal örgütlenmeler kendilerini yeterince ifade edememişler.
Demek ki 'siyaseten örgütlenmeyi' gençlere sevdirememişler ya da çeşitli yollarla baskı altına alınmış, engellenmişler. Bu durumda kendilerini bir yerlere ait hissetmeyi, güç haline gelmeyi arzulayan gençler de gidip en güvendikleri şemsiyenin, yani 'futbol takımının bayrağının' altına sığınmış.
Bir de futbolun kitleleri uyuttuğu, politik açıdan pasifize ettiği söylenip durulur.
Türkiye'de ise tam tersi bir durum söz konusu. Bu da yalnızca bize özgü bir karakteristik özellik olsa gerek.
Bu konuda iri kıyım laflar söylemek tabii ki bir televizyon yazarı olarak bana düşmez. Ama günlerdir ülkenin koca koca filozofları, sosyologları ve kıdemli politika yazarları bu konu hakkında ne dudaklarını, ne kalemlerini oynatıyorlar. Dayanamadım, affola!