Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Sibel ile Can bulmak

Malum, dünyaevine yeni girdim. Daha ilk yılbaşında eşimi eve kapatmak istemedim. Bizimki 'dünyaevi'ni televizyonun köşeleriyle sınırlandırılmış bir alan sanmasın diye alıp dışarı çıkardım.
Yıllardır her yılbaşını evde televizyon karşısında elinde kağıt kalemle not tutarak, kayıt yaparak geçiren benim için dışarıda olmak, Alice'in Harikalar Diyarı'nı keşfi gibi bir şeydi.
Yıllar öncesinde en çok eğlendiğim mekana gittik, Günay'a...

Yeni yıla nasıl girerseniz, öyle geçermiş. Bugüne kadar hep ekran başında girdiğim için ömrüm 'düz kare' geçiyormuş demek ki... Bu kez yeni yıla Sibel Can'ın billur sesiyle şahane nağmelerin üzerinde 'su gibi akarak' girdim. Bu nedenle 2013'ten çok daha umutluyum.

SİBEL CAN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYIN!


ENERJİ SANTRALİ
Eminim, o gece mekanda bulunanlar, verdikleri her kuruşun hakkını Sibel Can'a fazlasıyla helal etmişlerdir. Bir an bile temponun düşmesine izin vermedi.
Bu ne enerjidir Ya Rabbim? Tam üç kez sahneden inip masaları tek tek dolaştı. (Hatta bir seferinde küçük bir kaza geçirip yere kapaklanmasına rağmen neşesinden bir şey kaybetmedi).
Dileyen herkesle yanak yanağa poz verecek kadar mütevazı idi. Herkesi memnun etmek için âdeta kendini paraladı. Öyle ki, programa geç katılan ve bu nedenle Sibel'e diktiği ilk kostümü sahne ışıkları altında göremeyen modacı Nur Yerlitaş görsün diye o kostümü tekrar giyip sahneye döndü. (Kostümler de defalarca giyilip çıkarılmaya değecek ihtişamdaydı. Özellikle kırmızı taşlı tuvalet tam bir olaydı.)
İddia ediyorum ki, Orhan Gencebay şarkılarını en iyi Sibel Can okuyor. Bunun için olsa gerek, Sibel'in programına Orhan Baba ile Sevim Emre de gelmişlerdi.
Sibel onun şarkılarını okurken, Orhan Baba'nın yüzüne baktım. "Berhudar olduğu" öyle belliydi ki...

GENCEBAY FARKI
Aslında Orhan Gencebay-Sevim Emre çiftine doğal olarak en ön masalardan birinde yer ayrılmıştı. Çift önce o masaya oturdu. Ama 10 dakika sonra kalkıp en arkadaki bar bölümüne geçtiler.
Nedenini daha sonra anladım. Orhan Baba hem yılların kazandırdığı tecrübe, hem de doğuştan gelen nezaketi ve zarafeti ile arka tarafa geçmişti. Çünkü magazin kameralarının içeriye alınacağı 15 dakikalık sürede, kendi yüzünden sahnenin önünün kapanacağını, diğer seyircilerin rahatsız olacağını hesaplamıştı.
Müzikholün ücra köşelerine kaçıp Can'ın şovunun bölünmesini ve para verip oraya gelen müşterilerin mağdur olmasını engelledi. Bu jestin ardından bize de "Boşuna Orhan Baba olunmuyor" diye yazmak düştü.
Yılbaşını dışarıda geçirmek ise bana göz altımda mor halkalar olarak geri döndü. Zira neredeyse hiç uyumadan evdeki yılbaşı kayıtlarını izleyip şirkete gelerek klavye başına geçtim. Ne yalan söyleyeyim bugünkü yazıları 'el yordamıyla' yazmaktayım. Sürçü lisan edersem affola...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA