Bayramın en dramatik görüntüsüydü. Haber bültenlerinde yüreğim kavrularak izledim. İki genç mühendisin aracı, 23 Nisan 2011'de Çoruh nehrine uçmuş, cesetleri bulunamamıştı. Herkes, geride bıraktığımız günlerde sevdikleri ile bayram yaparken, mühendis Orhan Kemal Ulusoy'un yaşlı annesi ve babası, ellerinde çubuklar, yarı bellerine kadar buz gibi suyun içinde, tam 1.5 yıldır, evlatlarının cesedini arıyorlardı.
Annenin acısı dinecek gibi değildi: "Rüyalarımda onu bulup, ellerinden sıkı sıkı tutuyorum. Dur, gitme, bırakma ellerimi diye yalvarıyorum..." Artık ne güneşin, ne karın kendisine işlemediğini söyleyen ve dört bayramdır 65 kilometrelik nehir boyunca oğlunu arayan baba ise "Benim için en büyük bayram, oğlumdan küçücük bir parça bulduğum gündür" diyordu.
Diğer mühendis Hüseyin Dervişoğlu'nun cesedini de günler sonra o acılı baba bulmuş. Yani nehrin yeterince aranmadığı ortada... Peki, yok mu bu anne babanın gözyaşını biraz olsun dindirecek kimse?