Ali Ferahpod ismini pek çok kişi geçen hafta internette yayınlanan görüntüleriyle tanıdı.
Galatasaray Televizyonu'nda Manchester United-Galatasaray maçını monitörden izleyip, seyircilere nakleden Ferahpod'un verilmeyen penaltıya isyanı neredeyse tüm internet sitelerinde ilk haber oldu.
Ali'yi 12 yıl önce tanıdım. Hevesli bir genç olarak benim müdür yardımcılığını yaptığım atv Spor Servisi'ne spor spikeri olmak için başvurmuştu. Üzerinde emeğim olan birkaç ünlü spor spikerinden biri olarak, onunla hep gurur duydum.
Rahatlıkla söyleyebilirim ki, Türkiye'nin en iyi üç radyo maç spikerinden biridir.
Ali'nin o penaltı pozisyonundaki abartılı hallerini komik bulanlar olabilir ama bunun bir 'zorunluluktan' kaynaklandığı aşikar.
Düşünün bir kere: Maçın yayın hakkı sizde değil.
Ortada görüntü filan yok! Radyo yayını da yasak.
Tam iki saat boyunca futbolseverleri ekrana baktırmak gibi bir mecburiyetiniz var. Ne yaparsınız?

HEP AYNI ŞEY
Aslında komik olan, Ali'nin halleri değil, Türkiye'deki yayıncılığın gecekondu halleri...
Telegol'de anlı şanlı futbol yorumcuları da aynısını yapmıyorlar mı? Bizim göremediğimiz maç görüntülerini ekranda izleyip, fikir yarıştırmıyorlar mı? Ekranda birkaç adam, önlerindeki ekrana bakıyor, biz hiçbir şey göremiyoruz!
Bu yıl maçların radyodan yayını da ihale edilemeyince ortaya Ali'ninki gibi sakil bir görüntü çıktı.
Televizyonda radyo yayını... Elin Japon'u televizyonun akıllısını üretti, biz televizyonda radyo çağına döndük!