Birol Güven, ekranlarda nostalji fırtınaları estirmeye devam ediyor. Önce, Çocuklar Duymasın'a 10 yıl aradan sonra yeniden hayat verdi.
Ardından Seksenler dizisiyle hepimizi zaman tüneline soktu. Şimdi de TRT 1 ekranlarındaki Zengin Kız Fakir Oğlan dizisiyle damaklarımıza Yeşilçam nostaljisi tatları çalıyor.
Güven, belli ki senaristlerin, yapımcıların yıllardır üzerinde zıp zıp zıpladıkları 'zengin kız fakir oğlan' terkibinin henüz son kullanım tarihinin dolmadığına inanmış. Romantik komedinin, 'komedi' katsayısını arttırıp, yeniden formüle etmiş.
Ufuk Özkan, 'süzme salak' damat adayı Nurhan rolünde başarılı. Özkan'ın acayip bir oyun tarzı var.
Rolünü abartıyor, bolca karikatürize ediyor ama her nedense inandırıcılığını yitirmiyor ama gördüğüm kadarıyla dizinin geleceği tamamen Ufuk Özkan'ın sırtına bindirilmiş. O ne kadar iyi oynarsa, dizi o denli başarılı olacakmış gibi bir hisse kapıldım.
ECEM'İN İŞİ ZOR
Hüseyin Avni Danyal ise 'Laz İşadamı Kemal' rolü için fazla mı büyük gelmiş ne?
Ayda Aksel, bu dizide neden peltek konuşma ihtiyacı hissetmiş, onu da anlamadım.
Mahir İpek'in oyunculuğu ise giderek istim tutuyor. Entrikacı damat rolünde harikalar yaratıyor. İşi en zor olan ise baş kadın karakteri canlandıran Ecem Nur Özkaya... Bunca ağır topun gümbürtüsünden sesi duyulacak mı bilmiyorum.
Aslında Birol Güven'in başını çektiği başarılı senaryo grubundan ilk bölümde daha sağlam durum komedileri, daha komik espriler bekliyordum ama ne yalan söyleyeyim, ağzımda sadece keçi boynuzu tadı kaldı.
Bilirsiniz; düdüklü tencere, yemekleri daha kısa sürede pişirir ama lezzetinden çalar. Sanki Zengin Kız Fakir Oğlan da düdüklü tencerede pişmiş gibi...
Birol Güven'in diziyi ağır ateşte iki taşım daha kaynatmasında fayda varmış gibime geliyor.