Fantastik bir film öyküsünden senaryolaştırılan Krem dizisi, atv ekranında görücüye çıktı. Bir sihirli krem sayesinde geçici olarak güzelleşen mütevazı bir genç kızın yaşamındaki değişiklikleri anlatan dizi, uzun ömürlü olur mu bilmem ama içindeki mesajların önemsenmesi gerektiğine inanıyorum.
Dizi, son zamanlarda özellikle genç kesimin 'yaşam ideali' haline gelen 'görsellik' kavramına eleştirel bir bakış açısı getiriyor.
Fiziksel güzelliğin uçuculuğuna vurgu yapıp iç güzelliklere kapı aralıyor. Bu arada dama çıkıp intihar etmek üzere olan kıza, bir meleğin söyledikleri bana çok anlamlı ve öğretici geldi.
Melek, Aslı'ya şöyle dedi: "Hayat bir hediye paketi gibidir. Paketi açmadan içinde ne olduğunu bilemezsin. Sen şimdi paketi açmadan, aşağı atmaya kalkıyorsun..."
Öyle ya, hayatı yaşanılası kılan, sürprizleri değil midir? Sürprizi bozmanın ne alemi var?
Bugüne kadar hep çekici bir genç kız olarak izlediğimiz Duygu Yetiş'in dizide 'zorla' çirkinleştirilmeye çalışılması biraz acemice olmuş. Hele sırf çirkin görünmek için o bacaklarını aça aça yürümesi, pek çok dizinin en büyük handikabı olan 'karikatürizede doz aşımı' sorununu doğurmuş.
Ebru Akel, rolüne 'cuk' oturmuş. Akel, geçen yıl tiyatro oyunculuğu için harcadığı mesainin yararını, fazlasıyla görüyor.
Dizinin 'güzellik perisi' Larissa Gecemer ise magazin sayfalarında sıkça konuşulacağa benzer. İnsan, Ayşen Gruda'yı izleyince "Dizi sektörü bu müthiş değeri niye daha sık aralıklarla seyircinin karşısına çıkarmaz ki?" diye sormadan edemiyor.
Hanımlar iyi bilir; her krem, her cilde uymaz. Kuru ciltler vardır, yağlı ciltler vardır, karma ciltler vardır.
Hele televizyon izleyicisi gibi 'karma' cilde sahip bir yüzeye 'krem' uygulamak pek zordur.
Allah yardımcıları olsun...