Gençliğimde çok Hümeyra şarkısı dinledim. Ama ne yalan söyleyeyim, 'şarkıcı' Hümeyra'yı çok sevemedim.
Pek donuktu, fazla ağırdı. Sanki etrafında görünmez bir cam fanus vardı. Yaklaşmak isteyen herkes burnunu o cama çarpıp sekecekmiş gibi geliyordu bana.
Kimbilir, belki de hayatında hep canlılık ve hareket isteyen, gençlik başında duman bir delikanlının yüksek beklentilerinden kaynaklanıyordu bu duygular.
Amaaa.... Yıllar sonra aynı Hümeyra'yı sit-com oyuncusu olarak izleyince, gözlerime inanamadım. Yıllar önce biri bana 'Hümeyra'ya çok güleceksin' deseydi, en çok bu lafa gülerdim. Oysa Hümeyra muhteşemdi, sıcacıktı, fıkır fıkırdı... Özellikle komedi dizilerinin lokomotifi oldu.
DİZİYİ SIRTLADI
Şimdilerde Kanal D'nin yeni dizisi Annem Uyurken'de Hümeyra'yı yine büyük bir hayranlıkla izliyorum. Bir oyuncunun bir diziyi nasıl sırtlayıp götürdüğüne büyük bir keyifle şahit oluyorum.
Dizinin konusu da bir hayli ilginç. Bitkisel hayata girip 10 yıl uyuyan bir kadının uyandıktan sonra yaşadıkları ekrana taşınıyor. Bu süre içinde hem eşi hem de çocukları kendilerine çok farklı bir dünya kurmuşlar. Bunları saklamak için kadının etrafına yalandan bir koza örmeye çalışıyorlar. Bu da harika bir durum komedisi yaratıyor.
ALGIDA SEÇİCİLİK
Bu arada iki genç oyuncunun ismini anmadan geçemeyeceğim. 'Uçarı genç' karakterlerini müthiş bir başarıyla canlandıran Bora Akkaş yine harikalar yaratıyor. Ama bir başka genç oyuncu var ki onun adının yanına kocaman bir 'tik' attım.
Adı Algı Eke... Gurbetçi kızı İclal'i canlandırıyor.
Aksanıyla, mimikleriyle, doğallığıyla, Hümeyra'dan sonra bana diziyi izlettiren en büyük sebep.
Benimki de "Algı'da seçicilik" olsa gerek!..