FOX'taki Var mısın Yok musun? yarışması televizyon programı olmanın ötesine geçip adeta bir 'İnsaniyet Müzesi' haline geldi. Anlatacak sıra dışı öyküleri bulunan kişiler arasından seçilen yarışmacıları izlerken, insan bu müzenin galerilerinde dolaşıyormuş hissine kapılıyor.
Lale Göçmen de son derece dramatik öyküsüyle, ekranlarda ayıla bayıla izlenen o ağlak dizilerin baş karakterlerine taş çıkartıyor.
HAYATI DİZİ OLUR
Lale 2 yaşındayken, annesi ruhsal rahatsızlık geçiriyor ve uzun süre hastanelerde kalıyor.
Anne ve baba birlikte Yozgat'ta yaşıyorlar. Kardeşler ise uzun bir süre yetim yurtları arasında oradan oraya dolaşmışlar. Dört kardeş yıllar sonra Konya Yetiştirme Yurdu'nda bir araya gelmiş. Aile Yozgat'tayken, anne-babaları üç ayda bir de olsa ziyarete gelirmiş. Konya'ya gidince aramamışlar. Kardeşler, yurtta verilen haftalık harçlıkları biriktirip Konya'dan Yozgat'a ailelerini ziyarete giderlermiş. Hepsi de ailelerinin haberi ve desteği olmadan bir başlarına evlenmişler.
Kaderin oradan oraya savurduğu genç kadın, Milli Eğitim Müdürlüğü'nde memur olarak çalışıyor. Maaşının 350 lirasını kiraya veriyor. Kredi borcu var. Yarışmadan alacağı 100 bin lira ile ev alıp annesiyle birlikte kendini güvende hissetmek istiyor.
Bazen dizi senaristlerinin 'tükendiklerini' ve tekrara düştüklerini gözlemliyorum. Onlara tavsiyem; arada Var mısın Yok musun? yarışmasına bir göz atmaları. Zira oradaki ilhamı başka yerde bulamazlar.
Bir de sunucu Asuman Krause'ye üzülüyorum. O hayat dolu, cıvıl cıvıl kız; her akşam karşılaştığı birbirinden dramatik öyküler yüzünden gam, kasvet yüklü, bezgin bir kadına dönüştü. Her gece gözyaşı dökmekten, adeta göz pınarları kurudu.
Asuman'a naçizane tavsiyem; vakit kaybetmeden psikolojik destek alması...