Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

İsviçre çakısı gibi

Öyle Bir Geçer Zaman ki'nin Süleyman'ına Süpermen'e atıfla 'Süleymen' ismini taktım ama yetmez. Adam İsviçre çakısı gibi. Her uzvu ayrı işe yarıyor.
Soner kızıp evi dağıtıyor. Sonra Süleyman'a dönüp "Buraları toplarsın değil mi?" diye soruyor.
Bizim 'Süleymen' her zamanki teveküllü tavrıyla "Tabii efendim, zaten benim işim bu" diyor...
Gerçekten de ömrü, ailenin arkasını toplamakla geçiyor. Baskına gidiyor, elinde silah... Arabanın lastiği patlıyor, elinde bijon anahtarı... Dedim ya; adam değil, İsviçre çakısı...
Son bölümde Süleyman'ın sadakatine Soner bile şaştı. Evdeki ispiyoncu hizmetçi yakalandığında Süleyman sordu: "Ne yapayım bunu?" Soner şakacıktan, "Arka bahçeye götür, öldür" dedi. Süleyman hiç tereddüt etmeden "Emredersiniz" deyip kadını odadan çıkartacaktı ki, Soner paniğe kapılmış bir ifadeyle: "Dur. ne yapıyorsun. Şaka yaptım. Kov gitsin" dedi.
Sonra da kendi kendine söylendi: "Sadakatin de bu kadarı..." Haklı... Adam değil, sanki hizmet için programlanmış robot! İnsanın içinden arada bir pillerini çıkarmak geliyor...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA