Okurumuz Günseli Alpengin de dizi senaryolarındaki yaratıcılık sıkıntısından yaka silkenlerden:
"Bu dizileri hep aynı senaristler mi yazıyor Yarabbim? Evlenmeden hamile kalan kızların dizi sayısı şu anda üç oldu. Al Yazmalım'ın Asiye'si, Bir Çocuk Sevdim'in Mine'si ve İffet... Bütün çatışma, kızlarımızın evlenmeden hamile kalmaları üzerine kurulu. Dizilerdeki gayrimeşru çocuk sayısına bakarsak ülkemizde meşru doğum yok gibi gözüküyor. En modern ülkelerde bile, nüfusun en az yüzde 50'sinden fazlasının meşru olarak doğduğunu düşünüyorum. Yabancı ülkelerde bizim yerli dizileri izleyenler Türk halkının herhalde dizlerdeki gibi olduğunu sanıyorlardır.
Bizim ülkemizin dizileri, içinden çıktığı toplumu değil, toplumumuzun bastırılmış duygularını yansıtıyor sadece. Bizim yerli dizi endüstrisinin ürünleri, Türkiye'yi değil, bastırılmış cinsel açlığımızı yansıtıyor bana kalırsa. O nedenle bu kadar talep görüyor. Toplum olarak yapmak istediklerimiz ama yapamadıklarımızı yapmış gibi hayaller kurup rahatlıyoruz.
Benzerlikler ise sürüsüne bereket. Terk edilen İffet de Mine gibi demiryoluna gitti; kendini trenin altına atmaya kalktı. Betül, Cemil kendisini sevmiyor diye bileğini kesmiş, bir dahaki hafta Bir Çocuk Sevdim'de de Emine bileğini kesecek gibi. Asiye'nin İlyas ile Cemşit'i; Mine'nin Sinan ile Timur'u; İffet'in Cemil ile Ali İhsan'ı var. Bir şablonla üç dizinin senaryosu yazılıyor. Asiye ile Mine bebeklerini doğuracaklar ama İffet düşük yaptı. Eh, o kadar fark da olsun değil mi? Bakalım yol ayrımlarında neler olacak, ne çeşit sonlara varacaklar?
Sizin 'Televizyonda kreatif kabızlık sendromu var' demeniz aklıma geldi. Ikına sıkına bu kadar yazabiliyorlar demek ki..."