Bir Günah Gibi kaliteli, özenli, içinde bolca emek barındıran bir dönem dizisi olarak karşımıza geldi.
Türkiye'de dönem dizisi çekmenin zorluklarını her zaman hatırlatmaya çalışıyorum. Bizde tarihi eserleri koruma, kollama, belge arşivleme, gözlem biriktirme gibi alışkanlıklar pek yoktur. Biraz müteahhit tabiatlıyızdır. Eskiyen her şeyi yıkıp yenisini yerini yapmak gibi bir güdüyle donatılmışız. Bu nedenle yaşadığımız yerlerde bundan 70 yıl öncesinin tarihi mekanlarını, sokaklarını, aksesuvarlarını bulmak öyle sanıldığı kadar kolay değildir. İşte bu yüzden bir dönem dizisini Londra'da, ya da Frankfurt'ta çekmek, görece çok daha basittir.
Ama Gül Oğuz ve ekibi bu zorlukları aşmak için olağanüstü çaba harcamışlar. Mekan seçimi, kıyafet ve aksesuvarlar neredeyse kusursuzdu. (Bir binanın çatısındaki modern zaman kiremitleri hariç) Özellikle Burak Hakkı, canlandırdığı karakter için harika bir seçimdi. Bir dizinin tutması için gerekli (!) bileşenler de mevcuttu. Birbirini aldatan eşler, hafif yollu erotizm, aynı erkeğe aşık kız kardeşler, kırık Türkçe konuşan bir kadın, cinayet v.s... Bir Günah Gibi de 'günahı sevabı kendi boynuna' dizi sektörümüzün içindeki mümtaz yerini almıştı...