Okurumuz Attila Damar, ata sporumuz yağlı güreşe medyada hak ettiği yerin verilmediğine ilişkin son derece haklı tespitler içeren bir mektup göndermiş:
"10 Temmuz Pazar günü, Edirne Sarayiçi'nde üç gündür devam eden 650'nci Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin başpehlivanlık final karşılaşmalarına ayrılan bölümünü TRT-3 ekranlarından büyük bir zevkle seyrettim.
Programın hemen ardından, saat 18.55'de başlayan 5 dakika süreli Star TV Spor bültenini açtım ve merak dolu gözlerle bu haberi bekledim.
5 dakikalık sürede, yurdumuzdaki şike depreminden, futbol kulüplerimizin transfer çalışmalarından ve hazırlık maçlarından söz edildi, o kadar. Anladım ki, 'spor haberleri' adını taşıyan bu kısa bülten, aslında 'futbol haberleri'ydi...
Ardından saat 19.00'da ana haber büteni okunmaya başlandı. Belki bu bültende ata sporumuzdan söz edilir diye bekledim ama bu defa da olmadı. Edilen söz, yalnızca Başbakanımız'ın bugün orada güreşleri seyrettiği ve kendisine üç defa art arda iktidar olduğu sebebiyle verilen altın kemer ve onun görüntüleri oldu.
Hepsi bu kadar...
Bülten bitti, ben de bittim sayın Aytuğ. Düşündüm bir süre.
Güreş bir spor türü değildi de ondan mı spor haberleri içinde yer almamıştı... Ya da günlerdir süregelen bu etkinliğe binlerce vatandaşımızın dışında, dünyanın dört bir ülkesinden gelen basın ve televizyon muhabirlerini üçkağıda mı getiriyorduk, sırf turizm olsun diye...
Koca Yusuf'ların, Adalı Halil'lerin, Hergeleci İbrahim'ler, Kel Aliço ve Çolak Molla'lar, Kurtdereli Mehmet ve Tekirdağlı Hüseyin'lerin uzun yıllar boyu ter dökerek harman olduğu ve bir ulusa 'Türk gibi kuvvetli' sözünü armağan ettirdiği bu Er Meydanı'nın 650'nci yılı etkinlikleri bu kadar mı önemsiz, bu kadar mı değersizdi medyamızın gözünde? Bir futbolcunun aksırıp, tıksırmasını bile haber yapma duyarlılığı gösteren medya hazretleri, kendi kültürel değerlerine ve bu değerlerin baş tacı sayılabilecek güreş sporuna bu derece mi yabancıydı?
Üzüldüm sayın Aytuğ. Üzülmekten de öte utandım, kişisel ve ulusal onurum yara aldı. Bu utanç belgesine köşenizde yer verirseniz, belli ölçüdeki okurlarla ıstırabımı paylaşmış ve bir parça rahatlamış olacağım. Teşekkürler..."