Proje parlak... Jüri muhteşem... Misyon anlamlı. Peki ya uygulama? I-ıh!
atv'nin yeni programı Çek Bakalım'ın ilk bölümü -belki de beklentimin yüksekliğinden- bende hayalkırıklığı yarattı. Kısa film diye önümüze konulanların çoğu "Dur bakayım, şu kamerayı elime alayım da, bakalım ortaya ne çıkacak?" kıvamında 'apartılmış' saçmalıklardı. Hülya Avşar gibi ben de izlediğim pek çok filmden bir şey anlamadım. Senaryosuyla, kurgusuyla, kamerasıyla 'kısa film' adını hak edecek birkaç çalışma dışında, büyük çoğunluğu 'eskiz' bile sayılmayacak, 'heves'ten öteye gidemeyecek görüntü yığınlarından ibaretti.
Eğer filmler arasında bir değerlendirme hatası yapılmadıysa ve gerçekten de geleceğin sinemacıları bunlarsa, vah Türk Sineması'nın yarınlarına...
Programda da -umarım ilk geceye özgü aksaklıklardır- işlemeyen, yürümeyen bir şeyler vardı. Sahne arkası röportajları felaketti. Tanıtım klipleri, jenerik, seperatörler özensizdi. (Gençleri sinemaya özendirecek bir programdan insan daha fazlasını bekliyor) Birbirinden vasat filmleri izleyip ayakta alkışlayan, övgüler düzen Okan Bayülgen ve Hıncal Uluç'un aşırı iyimserliklerini ise programı sevdirme çabası olarak algıladım.
Kimse alınıp gücenmesin ama ben bu Çek Bakalım'ı sonuna kadar bile çekemedim...