Ne güzel yazmıştı Haşmet Babaoğlu perşembe günü çiçeklerle, duyarsız erkeklerin sahte ilişkisini anlatırken: "Önünden geçtiği çiçeklere bir an bile dönüp bakmayan... Kendi bahçesini bahçıvanın ellerine teslim edip bir daha hiç ilgilenmeyen... Ne çok adam... O gün (Sevgililer Günü) sevgilisine çiçek gönderecek..." Ben bu yazıyı okurken bir paket geldi. Bir firma, Sevgililer Günü için akıllara seza bir hizmet sunuyor. Bir goncanın kırmızı yaprakları üzerine istenilen ismi yazıp o kişiye gönderiyor. Benim çiçeğin taç yapraklarının üzerinde de ismim yazıyordu. Önce hoşuma gitti. Sonra düşündüm, tazecik bir çiçeğin üzerine yazı yazmak gerçekten de romantizm mi? Büyükada'daki o güzelim çam ağacının gövdesi üzerine kendisininkiyle sevgilisinin baş harflerini çakısıyla acıta acıta yazan delikanlının 'kaba' romantizmi gibi sanki... Evet, 14 Şubat'ta pek çok kişi 'yıllık rutinini' gerçekleştirip sevgilisine çiçek verecek. Keşke çiçek verseler... Reklam kampanyalarını gördükçe, benim Haşmet'ten daha fazla umudum kırılıyor. GSM operatörleri, sevgiliye kontör göndererek nasıl jest yapılacağını ballandıra ballandıra anlatıyorlar. Bir banka, "Bilmem ne tipi fondan hisse senedi sepetiyle sevgilinize unutulmaz bir hediye verebilirsiniz" diye cep telefonlarına mesaj atıyor... Neredeyse, "Sıkıştırın sevgilinizin cebine bir 100'lük, olsun bitsin" diyecekler... Hissi senetler çoktan hisse senetleri ile yer değiştirmiş Haşmet... Ne çiçeği?