Bu hafta Telegol'de Dr. Ahmet Çakar'ı bir sürpriz bekliyordu. Programın ortasında Ziya Şengül, yönetmene ricada bulundu: "Sizden istediğim nostaljik bir görüntü vardı. Onu verebilir misiniz?" Şengül'ün istediği görüntü, 1991-92 sezonunda Beşiktaş ile Galatasaray arasında oynanan ve Ahmet Çakar'ın yönettiği bir maçtı. Bir pozisyonda Galatasaraylı Arif, rakibin hiçbir teması yokken, ceza sahası içine adeta balıklama atlıyor ve Çakar da bu pozisyona penaltı düdüğü çalıyordu. Şengül, kinayeli bir tarzla Çakar'a sordu: "Eee? Ne diyorsun bu pozisyona?" Çakar, hiç beklemediği bu görüntü karşısında son derece samimi konuştu: "Yüzde yüz hatalı bir karar. Arif beni resmen yemiş! Arif'e aldatmaya yönelik hareketten sarı kart, bana da kötü yönetimimden dolayı düşük not verilmeli. Bu, çok rezil bir karardı. Daha da utandığım olay, bu pozisyona sadece 5-6 metre uzaklıkta olmama rağmen, olayı süzemememdi. Arif'i kutluyorum, kendimi kınıyorum..." Haftaya bir görüntü de Erman Toroğlu'nun yönettiği eski maçlardan bekliyorum... Zira Erman Hoca'nın da emsal teşkil edecek (!) pek çok kararını hatırlıyorum... Telegol'de tartışılan konulardan biri de El Clasico olarak adlandırılan Barcelona- Real Madrid maçının neden pazartesi günü oynandığıydı. Telegol yorumcuları bu konuda pek çok fikir öne sürdüler ama asıl sebebi kimse bilmiyordu. Maç pazartesiydi, çünkü pazar günü İspanya'nın Katalunya bölgesinde seçim vardı. Her zaman söylerim, futbolu sadece futbol topunun çapından ibaret sanan yorumcuların son kullanım tarihleri artık doluyor. Söz meclisten dışarı, spor yorumcusu artık siyasetten de, diplomasiden de, ekonomiden de, kültür-sanattan da haberli olacak. Aksi halde sürekli 'taç'a çıkmaktan' kurtulamaz!..