Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Ekran neden kasvetli?

Disko Kralı'nda Suzan Kardeş, Rumeli günlerinden söz ederken, "Türk filmlerinin gelmesini özlemle beklerdik. Annemle beraber Türk filmine giderdik, ağlamak için..." deyince, kasvetli televizyon dizilerinin kalıtımsal bir ihtiyaçtan doğduğu fikrine kapıldım. Dikkat edin, komedi dizilerini ekranda tutturmak mesele. Ama içinde ihanet, dalavere, tuzak, hayal kırıklığı, psikolojik ve fiziksel şiddet ve tabii ki bolca gözyaşı bulunan dizileri izlemeye doyamıyoruz. Neden? Ağlamak istiyoruz da ondan... Şimdi diyeceksiniz ki, "Yahu vatandaşın ağlamak için bahane bulmasına gerek var mı? Günlük hayatları zaten yeterince dramatik değil mi?" Unutmayın, insanın kendi durumuna ağlaması zayıflık, başkasının durumuna ağlaması ise vicdandır!.. Bu nedenle kendimize ağlamaktan utandığımızda, bir dizi ya da sinema figürüne ağlayarak, kendi acımızı maskeliyoruz. Aynı zamanda boşalıp rahatlıyoruz da... Kocasından üç öğün dayak yiyen kadının, bulaşıkları yıkadıktan sonra ekran karşısında "Fatmagül'ün suçu ne?" diye hüngürdemesi bundan... Evlatlarına bir türlü söz geçiremeyen, sürekli sömürülen ve her nedense her şeyi en son duyan kişi olan memur emeklisinin, yatalak Ali Rıza Bey'e içlenmesi de bundan... Elalem hüznünü mizahın içinde boğmayı tercih eder. Kahkaha atıp rahatlar. Biz ise birazcık fazla güldük mü, "Allah hayra çıkarsın, çok güldük, ağlamayız inşallah" diye kaygıya kapılırız. Garip milletiz vesselam... Gözyaşından akan rimellerimizi, yeni gözyaşı ile yıkarız hep...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA