Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Mesele reyting değil kardeş!

Mesele, insanları pazartesi geceleri sokağa çıkmaktan alıkoyan, salı sabahları dost meclislerinde konuşturdukça konuşturan bir dizi yapmak... "Ezel" reyting matematiğine göre kurulan, kurgulanan bir dizi değil. Onun kendi felsefesi var. Ne bileyim, mesela jeneriğin, dizinin ortasında girmesi bile enteresan... Diziyi çekici kılan en büyük etken ise her türlü sürprize açık olması... Tam, "Bu adam bitti artık" dediğiniz anda karşınıza bambaşka bir entrika çıkıyor. Televizyon karşısındaki izleyici "sürpriz" bekler. Sonu başından belli hikayeler, "beylik" diyaloglar, insanda hep başka kanala geçme, yeni maceralar arama arzusu uyandırır. İşte "Ezel" buna asla izin vermiyor ve sürpriz bekleyen izleyiciyi adeta ekran başına mıhlıyor. Ben bir dizinin "etkisini" ölçmek için sadece reyting rakamlarıyla yetinmem. Sokaktaki insan diziyi konuşuyor mu, en çok ona bakarım. Bizim gazetenin altıncı katında pek çok cep telefonu "Ezel"in jenerik müziğiyle çalıyor. Hatta Sinan Özedincik'in telefonu çaldığında, "Ezel"in müziğiyle birlikte Ramiz Dayı'nın "Telefona baksana kardeş" cümlesi duyuluyor... Ben "fenomen" diye buna derim kardeş!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA