Geçen hafta bu sütunlarda genç buz pateni sporcusu Aybike Kahraman'ın dramına değinmiştim. 30 madalya sahibi genç sporcu, 600 liralık salon ücretini ödeyemediği için alışveriş merkezlerinin buz pateni pistinde antrenman yapıyordu. Buradan Aybike'nin profesyonel şartlarda antrenman yapmasına olanak sağlamak adına İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Kadir Topbaş'a çağrıda bulunmuştum. Henüz bir yanıt alamadım, umutla bekliyorum. Ama gördüm ki Aybike yalnız değilmiş. İşte bir başka genç sporcu Buse Coşkun'un mektubu: "Merhaba Yüksel Bey. Aybike yalnız değil. Ben Buse Coşkun. Yeditepe Üniversitesi İngilizce Çeviribilim bölümünde okuyorum. Buz pateninde 140 adet madalyam ve Balkan şampiyonluğum bulunmakta. Tuğba Karademir'den sonra en rütbeli ve dereceli milli takım sporcusuyum. Hiç kimse senelerce bize sahip çıkmadı. Dalga geçtiler, aşağıladılar. Hem okuduk, hem sporumuzu alışveriş merkezinde yaptık. Bunları gündeme getirdiğiniz için çok teşekkür ederim." Gündeme getirmek, gazetecilik görevimiz. Ama yıllardır TRT'nin yayınladığı buz pateni ve buz dansı şampiyonalarını izleyip, "Bir gün bizim sporcularımızı da bu şampiyonalarda görecek miyiz?" diye iç geçiren biri olarak 2010 yılında hâlâ bu haberleri yazmak zorunda kaldığım için utanıyorum. Tuğba Karademir şanslıymış. Kendini alışveriş merkezlerinden kurtarıp, kapağı Kanada'ya atabilmiş. Hele bu son cümleyi yazarken yüreğim daha da kanıyor. NOT: Büyükşehir Belediyesi'nin elinde Silivrikapı Spor Tesisleri gibi bir olanak varken, neden bir Buz Pateni Takımı kurmaz ki? Bir kamu kuruluşu olarak ne işiniz var profesyonel futbol rekabetinin içinde? Asli göreviniz amatör sporu desteklemek değil mi?