Geçen hafta tüm Amerika, babasının balonuyla tek başına havalandığı ve rüzgarda sürüklendiği ihbar edilen 6 yaşındaki Falcon'un peşine düşmüştü. Güvenlik görevlileriyle birlikte haberciler de yerden ve havadan saatlerce balonu izlemişler, boş bir alana düşen balonun içinden çıkması beklenen afacan, evlerinin tavan arasından çıkınca herkes derin bir "oh" çekmişti. Daha sonra tüm haberciler, Falcon'u annesi ve babasıyla görüntüleyip, özel röportaj yapabilmek için kuyruğa girmişti. Ancak bir röportaj sırasında küçük Falcon "yumurtlayınca", gerçek anlaşıldı. Çocuk, tüm saflığıyla babasına dönüp, "Hani bunu şov için yaptığımızı söylemiştin baba?" diye sorunca her şey ortaya çıktı. Baba Rcihard Heene eşi Mayumi ile bu "tezgahı" düzenlemiş, böylece medyanın ilgisini çekip, şöhrete ulaşarak para kazanmak istemişti. Olayın mahkemeye taşındığını TRT Türk'ün dünya haberleri bülteninden öğrendim. Baba Heene, gözyaşları içinde "suçunu" itiraf etti ve pişmanlığını dile getirdi. Ama hakimin kararını yumuşatamadı. Richard Heene'nin iki ay, karısı Mayumi'nin ise 20 gün boyunca kamu hizmetinde çalışmasına karar verildi. Ayrıca ailenin bir yıl boyunca televizyon programlarına katılması ve gazetelere röportaj vermesi de yasaklandı. Emniyet güçlerinin arama çalışmaları sırasında harcadığı 50 bin doların Richard Heene'den tahsil edilecek olması da cabasıydı. Düşündüm de, bizde, özellikle de magazin aleminde asparagasın bini bir para. Şöhret avcıları sürekli olarak medyayı kandırıp, kullanıp, durmakta. Gazetelerin ve haber merkezlerinin arşivleri, manşetlere çekilmiş "balon" haberlerle dolu. Ama kimsenin aklına ABD'deki gibi, "Bizi niye kandırıyorsunuz kardeşim?" deyip, adaletin iğnesiyle balon patlatmak gelmiyor...