Pazartesi gecesi niyetim önce "Gecenin Kanatları" filmine gitmek, ardından da "Yahşi Batı" filmi için Atlı Spor Kulübü'nde verilen partiye katılmaktı. Bugün sizlere bu köşede iki filmden izlenimleri yazmak istiyordum. Ama haber bültenlerini izleyince kaskatı kesildim, hiçbir yere gidemedim, boğazımdaki yumru ile evde, ekran başında öylece kala kaldım. Pırıl pırıl 7 vatan evladı daha kahpe bir pusuya kurban gidip, şehit düşmüştü. Yetmiyormuş gibi, aynı gün belediye otobüsünde hainlerin attığı molotof kokteyli ile ağır yaralanan 17 yaşındaki Serap da günlerdir hastanede sürdürdüğü yaşam savaşını kaybetmişti. Böyle bir gecede gözüm ne gala, ne parti görürdü. Ama sonradan pişman oldum. Keşke gitseydim. Gitseydim de, Flash TV'de Ceylan'ın programını izlemeseydim... Bu en acılı günde canlı yayınlanan "Ceylan Show" tüm "coşkusuyla" devam ediyordu. Ceylan ve konukları birbirinden tempolu türküler eşliğinde gülüp, eğleniyor, halay çekiyor, stüdyodaki kadınlar da el çırpıp, göbek atarak bu eğlenceye katılıyorlardı. Program canlı yayınlanmasına rağmen kimsenin aklına şehitler ve onların acılı aileleri gelmedi. Daha da şaşırtıcı olanı, bu görüntülerin ROJ TV'de değil, Flash TV'de yer almasıydı... "PKK'yı sevindirmeyelim. Acımızı içimize gömüp, normal yaşantımıza devam edelim. Zaten onların da istediği bizim yas tutmamız" martavallarına hiçbir zaman inanmadım, inanmayacağım. Acı, acıdır... Gencecik insanların kurşunlara gelmesi, yanıp, tutuşması karşısında "üzülmüyormuş gibi yapmak", vur patlasın, çal oynasın yaşamaya devam etmek, insanlığın hangi değeri, hangi erdemi ile açıklanabilir ki? O kahpe kurşunların, o sinsi kokteyllerin sahipleri insanlıklarını unutmuş olabilir. Onlar unuttu diye biz de mi unutacağız yani?.