Televizyonda bir reklam var. İlk bakışta pek sevimli. Genç olmanın gereklerini madde madde yerine getirmeye çalışan delikanlı, sıra "Çılgınca bir şaka yap" maddesine gelince zorlu bir maceraya atılıyor. Kız arkadaşının ağabeylerinin çalıştığı yere geliyor, cebinden çıkardığı diş fırçasını bıçkın kardeşlerin adeta gözüne sokarak "Şeyyy, Dilek dün akşam bende kaldı. Sanırım diş fırçasını unutmuş" diyor ve kaçmaya başlıyor. Şehrin sokaklarındaki kovalamaca sahnesi sırasında da dış ses, ilgili telefon hizmetinin nimetlerinden falan söz ediyor. Sonunda ağabeyler yorulup, bizim delikanlının peşini bırakıyorlar... Buraya kadar her şey iyi hoş da, ya ondan sonrası? Benim aklım Dilek'te kaldı. Töre'nin törenle can aldığı bu coğrafyada "namus temizleme" peşindeki akrabaların infaz girişimleri üçüncü sayfaları dolduruyor. Bırakın erkek arkadaşının evinde kalmayı, sokakta "yan gözle bakmak" bile gözü dönmüş akrabaların ellerini kana bulamalarına yetiyor. Umarım Dilek de tıpkı bizim delikanlı gibi ağabeylerinin elinden kaçmayı başarmıştır da onu üçüncü sayfa kahramanı olarak gazetelerde görmeyiz!..