Ve en korktuğum şey oldu... Trafik terörü, gündemin en sonuna itildi... Arife ve bayramın ilk günü yollar yine kan gölüydü. Arife günü 30, bayram günü 35 kişi trafik kazalarına kurban gitti, onlarca kişi yaralandı, sakat kaldı. Gazetelere baktım, neredeyse hiçbirinde kaza bilançosu ilk sayfalarda yoktu. Bizim gazetede bile iç sayfalarda iki sütunluk haberler olarak yer aldı. Bir tek atv Ana Haber bayramın birinci günü trafik canavarını bültenin ilk sırasına yerleştirdi. Bana göre bu vurdumduymazlık, trafik canavarının kendisinden bile tehlikeli. İki günde 65 kişi yollarda ölüyor, (Kim bilir dört günün bilançosu ne olacak?) hiçbirimizin kılı kıpırdamıyor. Altı aydır Münevver Karabulut cinayetiyle yatıp, kalkıyoruz. Bayram manşetlerinin tümünde o var. Ama altı ay boyunca trafik kazalarına beş bin kurban verdiğimiz halde, hesabını soran yok. Medya olarak Münevver Karabulut cinayetindeki takipçiliğimizi, ısrarımızı trafik terörü için de kullanmak zorundayız. Aksi halde asfalta yayılan kanın vebali, hepimizin boynuna yafta gibi asılacak... Vurdumduymazlık giderek "vurdum aymazlığa" dönüşüyor. Hep beraber "adamsendecilik" kamyonunun altında kaldık. Bundan büyük kaza olur mu?