Roman vatandaşların hayatımıza ne kadar neşe, renk ve tempo kattıklarını bu sütunlarda çokça anlattım. Onların yaşama bakışlarına yön veren o pozitif enerji, tam da televizyon dünyasının aradığı yakıttı. Bu nedenle şov programlarından yarışmalara, dizilere ve filmlere kadar pek çok alanda "Roman dinamizmi" kullanılmaya başlandı. Bunlar arasında en fazla öne çıkanı ise Show'daki "İlle de Roman Olsun" yarışması. Her şey bir "cümbüş" havası içinde gelişiyor. Sunucusundan jüri üyesine, kameramanından yarışmacısına kadar herkes sanki senaryosu yazılmamış bir oyunun aktörleri olarak kendilerini hikayeye kaptırmış görünüyorlar. İşin eğlence kısmına bir diyeceğim yok. Ama Sezen Aksu şarkılarının ya da Klasik Türk Sanat Müziği eserlerinin bu kadar "eğilip, bükülmesine" artık tahammül edemiyorum. Kimileri buna "yorum" diyebilir. Ama şarkıların en olmadık yerinde müzik deyimiyle "keriz atmak", name yapmak, gırtlak titretmek işi biraz sunileştiriyor. Ayrıca bestecilerin ve işinin ehli icracıların sanatına karşı da "saygı" sınırları zorlanıyor. Jürinin bu konuda biraz yönlendirici olmasında fayda var.