Ünlü oyuncu Yaman Tarcan evinde intihar etmiş. 20 bin lira kredi kartı borcu varmış. Bir yıldır işsizmiş. Kendini alkole vermiş... Ve... Tabancasını şakağına dayayıp, tetiği çekmiş... Aynı günün gazetelerine baktım. İki haber daha dikkatimi çekti. Bir günde yurdun değişik bölgelerinde 9 kişi canına kıymış... Bir günde 9 kişi... Diğer haber, bir başka ünlü oyuncu Zeynep Tokuş'la ilgili. Oyunculuğa ilk başladığı yıllarda yaşadığı ekonomik zorluklardan söz etmiş. Deli Yürek'te başrol oynarken bir ev kiralayabilmiş ama içinde bir tek eşya yokmuş. Öylece oturmuş haftalarca... Otomobili varmış ama çekimlere gitmek için köprüden geçecek parası yokmuş. Gişedeki görevliye "borç takıp" öylece geçiyormuş karşıya... Televizyon şöhretliği işte böyle bir şey... Suya yazı yazar gibi... Bir varsınız, bir yoksunuz... Rüzgarı arkanıza aldığınızda göğe doğru yükseliyor, bulutların üzerine çıkıyorsunuz. Ters rüzgara yakalandınız mı, "küt" diye çakılıveriyorsunuz. Kim bilir şu günlerde Yaman Tarcan'ın durumunda olan kaç "eski ünlü" var... İçlerinden kim bilir kaçı "ölümü" düşünüyor... Ekonomik krizin, ekmek teknelerini karaya oturttuğu şu günlerde "kurtarılmayı" bekleyen kaç "televizyon kazazedesi" bekliyor ıssız adalarda, bilen yok... İşte bu yüzdendir, "Sanatçı birlikleri oluşturulsun. Fonlar yaratılsın. Yaşlı ve işsiz sanatçılara kaynak sağlayacak özel bir sandık kurulsun. Yatacak yatağı olmayan düşkün sanatçılara barınma evleri açılsın" diye bu sütunlarda haykırmam... Televizyon, trilyonların döndüğü kocaman bir sektör. Bir yanda bölüm başına 50-60 bin lira kazananlar, diğer yanda bir yıldır iş bekleyip, silahını kafasına dayayanlar... Peki ya çözüm? O kadar basit ki: Televizyonda her yıl 100 tane dizi yayınlanıyor. Her biri ortalama 20 bölüm yayınlansa 2 bin bölüm eder. Bölüm başına işsiz ve muhtaç oyuncular için 2 bin lira fona aktarılsa, "canlar" kurtarılır. Bizler bu "Yaman" çelişkiye alışmadan, birileri bir şeyler yapmak zorunda...