Acı kaza haberi ajanslara düşer düşmez, televizyon kanalları arasında müthiş bir haber maratonu başladı. Daha kazanın üzerinden bir saat bile geçmeden ekranda kazanın nasıl olduğuna dair ahkâm kesen sözde uzmanlar gördük. "Yakıtı bitmiştir..." "Yok, yok acemi pilota vermişlerdir kumandayı..." "Kesin pilotaj hatası..." "Terörist bir eylem olabilir mi acaba?.." Bu arada Ulaştırma Bakanlığı, THY yetkilileri ve Başbakanlık'tan son derece çelişkili haberler geliyordu. Sabah saatlerinde THY yetkilileri "Kazada ölen ve yaralanan yok" deyip, sözde yüreklere su serptiler. Hatta Atatürk Havaalanı'na koşan kazazede yakınları, yüzlerinde gülücüklerle "Allah'a şükür hiç ölen, yaralanan yokmuş, çok mutluyuz" diye kameralara açıklamalar yapıyorlardı. Ama Hollanda televizyonları ceset torbasının içindeki bedenlerin görüntülerini yayınlamaya başlayınca, açıklamalar da zorunlu olarak değiştirildi. THY Yönetim Kurul Başkanı Candan Karlıtekin, uçakta 9 kişinin yaşamını yitirdiği haberini verirken, ölenleri "9 adet" olarak telaffuz ediyordu. Üzüntüsüne ve telaşına verdim... Kazanın üzerinden 4-5 saat geçmesine rağmen Hollanda yetkili makamlarının ölenlerin isimlerini açıklamaması ise bizim habercilerde huzursuzluk ve hoşnutsuzluk yaratmıştı. NTV'de Oğuz Haksever, telefon bağlantısı kurduğu Hollandalı gazeteciye sordu: "Kazanın üzerinden 5 saat geçti. Ama Hollanda makamları kazada hayatını yitirenlerin isimlerini açıklamadı. Bu garip bir durum değil mi?" Telefondaki gazeteci net bir yanıt verdi: "Hayır, son derece doğal bir durum... Bir insanın yakınının ölüm haberini televizyondan öğrenmesi kadar sarsıcı bir durum olamaz. Hollanda makamları, yolcu yakınlarının Hollanda'ya ulaşmasını bekliyor. Psikolojik destek verecek uzmanlar eşliğinde bu haberleri yakınların yüzlerine söylemeyi uygun görüyorlar. Bu her zaman böyledir..." Gerçekten de öyle oldu. Hollandalılar kazada ölenlerin listesini ertesi gün, tüm yakınlar Amsterdam'a ulaştıktan sonra verdiler. Hatta, hastanede tedavi gören hafif yaralıların isimlerini bile ailelerinin izni olmadan medyaya vermediler. Oysa bizler bu ülkede şehit haberlerini ana haber bültenlerinden öğrenip, yıkılan anneler görmüştük... Keşke bu "nasihati" almak için başımıza gelen "musibeti" beklemeseydik!..