Yaklaşık bir ay önce Zeki Müren'in hayatının Ülkü Erakalın tarafından filme dönüştürüleceğini ve Sanat Güneşi'ni ünlü aktör Ediz Hun'un oynayacağını bu sütunlardan sizlere duyurmuştum. Film, Alanya'da 31 gün süren hummalı bir çalışmanın ardından tamamlandı. Şimdi montaj masasında rötuşları atılıyor. "Çığlık Çığlığa Bir Sevda" adlı filmden ilk kareleri yayınlamak da yine bize nasip oldu. Ülkü Erakalın'la yüz yüze görüştüm. İlk filmini çeken gencecik bir yönetmen gibi heyecanlıydı. Tek kişilik sahne gösterisi "Yıldızlar Gökte Yaşar"dan kazandığı tüm paraya, kişisel birikimini de ekleyerek ve pek çok taahhüdün, ipoteğin altına girerek, "Zeki Müren'e gönül borcum" dediği bu filmi çekmiş olmanın huzurunu yaşıyordu. Ayrıca Ediz Hun ile beraber Selma Güneri, Özgür Özberk ve özellikle de Irmak Ünal'ın performansından son derece memnun kalmıştı. Her ne kadar film, Ruhi Sözen adlı bir sanatçının, ölümü zirvede tatmak için adeta ecelini planladığı son 10 gününü anlatıyor gibi görünse de, hikaye tamamen Zeki Müren'in yaşamından kesitleri içeriyor. Erakalın, film çekimleri boyunca Müren'in manevi varlığını hep yanında hissetmiş. Hatta Alanya Kalesi'ndeki bir yürüyüş sahnesinde ezan okunmaya başlayınca, "Bunu Zeki Bey istedi. Bu sahnenin arkasına mutlaka ezan sesi koymalıyız" demiş. Erakalın bir de Zeki Müren'in el yazısıyla bir not tutuşturdu elime. Şöyle diyor Sanat Güneşi mesajında: "Eski dost, can dost, sevgili dost, değerli sanatçı Ülkü Erakalın... Hayırlı, uğurlu olsun. Sanat dünyamıza katkımız büyük olacak, eminim... Kutlarım. dualarım sizinle... Zeki Müren." Aslında bu not 4 Ağustos 1987'de Erakalın'ın Bodrum'da açtığı bir sergi nedeniyle Bodrum Paşası'ndan ona gönderilmiş. "Ama..." diyor Erakalın, "Yıllar önce kaybettiğim bu notu, film sırasında bulmam sadece tesadüften ibaret olabilir mi? Eminim ki Zeki Müren hayatta olsaydı, bu notun aynısını film için yazıp, gönderirdi..." Durun, hepsi bu kadar da değil... Bir sahnede, Zeki Müren'i oynayan Ediz Hun'un tutkuyla piyano çalması gerekiyor. Ediz Hun piyanonun "P"sinden anlamamasına rağmen, bir anda doğru akortları basmaya başlıyor. (Bu sahnenin orijinal sesli kayıtları Erakalın'da mevcut) Gözlerim fal taşı gibi açılmış, tüylerim ürpermiş bir halde anlattıklarını dinlerken, Erakalın'a sordum: "Yani, filmin yardımcı yönetmenliğini, sanat danışmanlığını adeta merhum yaptı, öyle mi?" Erakalın "Evet" dedi, "Aynen öyle oldu..."