Eminim, sizler de fark etmişsinizdir. Yeni nesil, Türkçe'yi bir acayip konuşmaya başladı. Özellikle de genç kızlarımız adeta yılan gibi "tıslayarak" konuşur oldular. "Ş" harfi, yerini "S" harfine bıraktı. Acaba mesajlaşırken Türkçe karakter kullanmadıkları için mi? Örneğin, "Teşekkür ederim" değil, "Tesekkur ederim" diyorlar. İnanmayan; Var mısın Yok musun, 50 Sarışın ya da Tadında Aşk Var'ı izlesin. Oradaki genç kızların neredeyse tamamı "Tiki Türkçesi" konuşuyor. "Be"lerin hepsi ilginç bir şekilde "baee" halini almış. "Gelicek misin?" diyen yok. "Gelceen mi?" diyorlar. Emre Aydın çok iyi bir şarkıcı. Ama şarkılarında kullandığı kelimeleri neden ısrarla hep "tıs"latıyor? Ben bunları düşünürken, elime sevgili Doğan Yıldız'ın (Yabancı Sözcüklere Türkçe Karşılıklarla) Televizyon ve Radyoda Türkiye Türkçesi adlı kitabı geçti. Yıldız, kitaptaki örneklemelerinin büyük bölümünü bizim köşede yayınlanan yazılardan almış. Kitabın önsözüne de zarif bir not iliştirmiş: Demiş ki, "Kitabımda alıntı yaptığım yorumculardan biri de Sabah Gazetesi'nin Yakından Kumanda bölümünü hazırlayan Yüksel Aytuğ. Ben iş yaşamım boyu, hep, medya içinde, ama son dönemde televizyon ve medya dışında olduğum için, kuşak farklılığı dolayısıyla, sayın Aytuğ ile hiç karşılaşmadık. Yazılarından (bazılarında görüş farklılığımız olsa da) biliyorum ve hizmetini çok takdir ediyorum, saygı duyuyorum. Belirlediklerinden alıntı yapma isteğimi, bir ortak dostumuz aracılığıyla ilettiğimdeki yanıtı, beni mutlu etti. Bu nedenle kitapta daha çok Gazeteci Yüksel Aytuğ'un, Sabah Gazetesi'nin Günaydın ekindeki Yakından Kumanda köşesinde yer alan belirlemeleri var. Kendisine çok teşekkür ederim..." Asıl ben Doğan Yıldız'a teşekkür ederim. Dil erozyonu yaşanan yamaçlara ağaç dikme çabasına, beni de ortak ettiği için...