Cumartesi günü bu sütunlarda pamuk vicdanlı ve altın yürekli bir öğretmenin, sevgili Dilek Yüksel'in önerisine yer vermiş, tıpkı 23 Nisan Çocuk Şenliği'nde yapıldığı gibi, Gazzeli çocukların, Türk ailelerin yanında konuk edilebileceğini yazmıştım. Bu öneriye öyle büyük bir destek geldi ki anlatamam... Elektronik posta kutum, dolup, taştı. Telefonlarımız kilitlendi. Okurlarımız, Gazze'de bombalar altında inim inim inleyen yavruları bağırlarına basmak için adeta kuyruğa girdiler. "Bu konuda nasıl yardımcı olabiliriz, nereye başvurmamız gerekiyor?" diye sordular. (Hepsinin iletişim bilgileri bende mevcut) TRT yöneticileri de Dilek Öğretmen'in önerisine gönülden destek verip, kolları sıvadılar. Dilek Öğretmen, bana gönderdiği mesajı, tanıdığı, güvendiği tüm gazetecilere göndermiş. Sesini duyan ve duyuran biri çıktığı için çok mutluydu. Cumartesi günü yolladığı teşekkür mesajı duygu yüklüydü. Aldığım en önemli meslek başarı ödülü olarak gönül rafıma kaldırdım. Mutluluk ve gururumu sizinle de paylaşmak istiyorum. İşte Dilek Öğretmen'in o mektubu:
"Sayın Yüksel Aytuğ, köşenizi okuduktan sonra dökülen göz yaşlarım bu sefer hüzün yerine mutluluk ve umut olarak aktı. Amacımı bu kadar iyi kavrayıp, kaleme böylesine ustalıkla aktaracak kişi olduğunuzu biliyordum. Üstelik projeme desteğiniz ve sahiplendiğiniz, her cümlede çok açıktı. Yazınızın tamamı benim için tarifsiz duygular ve anlam ifade ediyordu ama bir yer vardı ki Atatürk'ün Türkiyesi diye başlıyordu, yüreğimin en derininden yakaladı. Evet, o Atatürk Türkiyesi'nin bir öğretmeniyim ve Türk olduğum, Atam gibi önderim olduğu için onur duyuyorum. Bu projedeki cesaretimi de Atam'dan ve sizlerden aldım. Size nasıl teşekkür ederim bilemiyorum. Gönlümden geldiğince yazdım, minnettarım... Bir de şu var ki, yazmadan duramam, yoksa annem başımın etini yer. Bugün annemin namazında sürekli hayır dualarının başındaydınız. Size tekrar tekrar teşekkür ederim. Saygılarımla. DİLEK YÜKSEL."
Bir gazeteci için bu satırları okumak, mesleğinin en unutulmaz anlarıdır. Ama Dilek Öğretmen'in girişimi ve annesinin dualarıyla o cehennemden "bir tek çocuk bile" kurtulursa, işte asıl o zaman mutluluğun en büyüğü benim olacak...