Polis muhabirliği yapanlar iyi bilirler. En büyük zorluk, habere ulaşmak değil, habere konu şahısların fotoğraflarını bulabilmektir. Diyelim ki bir sokak çatışması olmuş. Biri ölmüş, diğeri kaçmış. Polis muhabirinin en öncelikli görevi, maktulün sağlığında çekilmiş fotoğraflarını ya da zanlının görsel materyallerini edinebilmektir. (Nüfus kağıdındaki fotoğrafı görüntüleyebilmek için polislere dil dökmek, polis muhabirliğinin inceliklerindendir) Geçen hafta 7 üniversite öğrencisinin ölümüyle sonuçlanan üzücü olayda başrol Facebook adlı internet paylaşım sitesinindi. Zira TRT de dahil olmak üzere neredeyse tüm haber bültenleri, gençlerin ve arkadaşlarının hayattayken çektirdikleri fotoğraflara Facebook sayesinde "anında" ulaştılar. Haberlerde talihsiz öğrencilerin görüntülerinden daha çok Facebook logosunu izledik. Sanırım çağımızın polis muhabirleri, bizim çaylaklık yıllarımıza oranla çok daha şanslılar. Çünkü en özel fotoğraflar bile artık bir "tık" ötede duruyor. Hazır söz, Facebook'tan açılmışken, okurlarıma bir bilgi de vereyim. Facebook'a üye değilim. Sitede "Yüksel Aytuğ'un Yazılarına Bayılanlar" diye bir bölümün açıldığından ise yeni haberdar oldum. Ünlülerin hayranlarına moda deyimle "fan" diyorlar. Malum, "fan" aynı zamanda "pervane" anlamına da geliyor. Ne güzelmiş yahu... Vallahi fan sayesinde uçtum, uçacağım!...