Ekonomik kriz, dizi senaryolarını da değiştirdi. Neredeyse tüm dizilerde yoksullukla mücadele eden, iş arayan, parasızlık yüzünden evlenemeyen insanların öyküleri ekrana seriliyor. Haydi gelin, yoksullukla beslenen dizi ormanında bir gezintiye çıkalım: Aşk Yakar'da eski aşıklar, umutlarını dededen kalma altınlara bağlamışlardı. Canım Ailem'de anne ve babalarını kaybeden üç kardeş, hiç bir sosyal güvenceleri kalmadığı için amcaları, dayıları ve mahalleli arasında adeta pinpon topu gibi gidip, geldiler. Dizideki tüm aileler de yoksulluğun pençesinde. Yaprak Dökümü zaten malum... Ali Rıza Bey, gururu ile fukaralık arasında öyle bir sıkıştı ki... Elveda Rumeli'de Sütçü Ramiz, kızının düğün masrafları için esnafa borçlandı. Neyse ki damadı Mustafa'nın jesti imdada yetişti. Ama onları çok daha zorlu günlerin beklediği açık. Ekranın en "kalantor" dizisi Binbir Gece bile krizin etkisinde. Koca holding battı, batacak... Aşk-ı Memnu'da Firdevs, içine yuvarlandığı ekonomik girdaptan kurtulmak için türlü iş çeviriyor. Son Bahar'da yine fukara bir sekreter kızın öyküsü içimizi acıtıyor. Kavak Yelleri'ni anlatmaya gerek yok. Zira dizinin kahramanlarının öğrenci olmaları, her şeyi anlatmaya yetiyor. Küçük Kadınlar ise 5 kız kardeşin yoksulluğa karşı verdikleri insanüstü çabayı kendine eksen almış. Kalpsiz Adam'da ailenin yoksulluğu ve çaresizliği gerçekten kalpleri burkuyor. Cennetin Çocukları ise adeta yoksulluğun cehenneminden sesleniyor. Bunca kasvetli diziye, izlemeye yürek dayanmayan haber bültenlerine, haber ve tartışma programlarına karşılık Avrupa Yakası, Benim Annem Bir Melek, Akasya Durağı ve Mert ile Gert ile azıcık neşelenmeye çalışıyoruz. Peki yeter mi? Vallahi yetmez!..