Hep söylerim, "Bu memlekette mesaj vermenin en kestirme ve etkin yolu yerli dizilerden geçiyor" diye... Bir dizinin, bir coğrafyayı nasıl değiştirdiğini, o bölgedeki sosyal hayatı nasıl kökten etkilediğini geçen hafta sonu Kapadokya ziyaretimde gözlerimle gördüm... Kapadokya'nın barındırdığı turizm potansiyeli 60'lı yılların başında keşfedilmişti. Ancak atv'deki Asmalı Konak dizisinin yayınlanmasıyla birlikte bölgede bir "turizm patlaması" yaşandı. Akıllı girişimciler ise o tarihten bu yana bölgeye yaptıkları turizm yatırımlarıyla Ürgüp, Göreme, Avanos üçgeni arasındaki bölgeyi adeta "ihya" ettiler. Uzun süredir bölgeyi ziyaret etmemiştim. Bence Kapadokya'nın tarihi "Asmalı Konak'tan Önce ve Asmalı Konak'tan Sonra" diye ikiye ayrılmalı. Dizinin ardından bölgeye muhteşem turistik tesisler kazandırılmış. Özellikle Uçhisar Kalesi'nin eteklerine kurulu CCR ve Güvercinlik Vadisi'ni "güvercin bakışı" ile izleme olanağı veren Kaya Otel muazzam. Otellerin özellikleri, yörenin coğrafi ve tarihi dokusuna son derece uyumlu mimari yapılar olmaları. Eski dönemlerde olduğu gibi salonlar, SPA merkezleri, odalar ve restoranlar kayalara oyularak yapılmış. Gördüğüm kadarıyla Asmalı Konak ve onun rehberliğindeki turizmciler üstlerine düşeni fazlasıyla yerine getirmişler. Şimdi devlete düşen, bu yatırımı tüm dünyaya duyurmak, turisti bölgeye çağırmak. Yoksa bunca paraya, emeğe, özene çok yazık olacak. Bir yerli dizinin "değiştirdiği" diğer mekan ise Mardin... Sıla, geçen yıl bölgeye bir ilköğretim okulu yaptırmıştı. Bu yıl aynı tarihte (dün) dizinin yapımcıları, bölgede yaptırdıkları Sıla Sağlık Ocağı'nın açılışını gerçekleştirdiler. Bu dizi enflasyonunda dramalar, bir kaç ay içinde hafızalarımızdan uçup gidiyor. Ama geride "kalıcı" eserler bırakanlar da var. Ellerine, yüreklerine sağlık...