Çağla Kubat'ı nerede görsem dikkat kesiliyorum. Sunuculuk yaparken, dizide oynarken, sörfün üzerinde yarışırken, konuk olduğu programda konuşurken... Çünkü bana göre yeni nesil ekran yüzleri arasında pek çok kişiye "örnek" teşkil ediyor. Çağla son olarak Habertürk'te Saba Tümer'in konuğuydu. Neredeyse her cümlesinin arkasından "Helâl olsun şu kıza" dedim. İsminin manken ya da makine mühendisi olarak geçmesini istemiyordu. "Çünkü..." diyordu, "Bu meslekleri yeterince icra etme şansım olmadı. Sporcu ve sunucu olarak anılmayı tercih ederim..." Olmayan etiketleri üzerlerine yapıştırmak için yırtınanlara ne güzel bir yanıttı. "Haber spikerliğini de denedim ama haberin içinde olamadığım için kendimi başarısız sayıp, vazgeçtim" dedi. Bu da, haber sunmayı sadece prompter okumak olarak algılayanlara gönderilen anlamlı bir mesajdı. Çağla, bütün alçak gönüllüğüyle kısa süreli mankenlik macerasını da anlattı. Dedi ki, "Güzellik yarışmasından her çıkan, kendini podyuma atıyor. Ama ben yürümeyi bile bilmiyordum. Sporculuk ve mühendislik yüzünden hep erkeklerin bulunduğu ortamlardaydım. Bu nedenle kadın gibi yürümeyi beceremiyordum. Hatta benimle ilgilenen Neşe Erberk yürüyüşümü görmeye bile tahammül edemiyordu." Bu sözlerden de pek çok kişinin payına düşecek dersler var. Çağla Kubat, windsurf şampiyonasına en iyi şekilde hazırlanmak için para ve şöhret kazandığı diziden izin alıp, ayrılacak kadar "ahlaklı" bir sporcu. Çağla'nın, tüm cazibesine ve şöhretine rağmen adı skandallarla anılmayan ender güzellerden biri olduğunu da eklemeliyim. Ben kendi adıma ekran kulvarında böyle sporcular görmek istiyorum...