Hıncal Ağabey, pazar günkü yazısında Sezen Aksu'nun yeni albümünü kıyasıya eleştirirken, "Kraliçe çıplak" demiş. Kendi düşüncesidir, saygı duyarım. Ama benim de bu konuda söyleyecek bir iki lakırdım olacak. Hıncal Ağabey'in unuttuğu ya da farkına varmadığı çok önemli bir gerçek var. Bu, Sezen'in ilk "kişisel" albümü... Evet, bu tırnak içindeki KİŞİSEL lâfı çok önemli. Sezen yıllardır albümlerini bizler için yapmıştı. Bizler, onun şarkılarıyla sevdik, onunla terk ettik, terk edildik, acı çektik, sevince boğulduk, iç çektik, ruhumuzu yelpazeledik... Ama kadıncağız ilk kez bu sefer yelpazeyi kendi ruhuna tutup, salladı... Kişisel acılarını, özlemlerini, yakarışlarını seslendirdi. Hayatında ilk kez bir albümü "kendi için" yaptı. Eski sevgilisine ağladı, yitirdiği gazeteci dostuna güvercin uçurdu, acılarını, pişmanlıklarını şarkı yaptı. Türk Müziği'nde bence koca bir "devire" adını veren Sezen'e de bu hakkı vermeyeceksek, kime vereceğiz Hıncal Ağabey? Ben bu albümü "Sezen şarkılarını" değil, "Sezen'i" dinlemek için aldım. Onun iç sesinin melodisine kulak kabarttım. Evet, haklısın, Kraliçe Çıplak... Hem de çırılçıplak... İlk kez "Beğenirler mi, dinlerler mi?" diye kaygı duymadan, "olduğu gibi" ve "anadan üryan" karşımızda. Senin zevkine, keyfine karışmam ama ben bu Sezen'i de sevdim be Hıncal Ağabey...