Bana göre ekranların en nitelikli gezi belgesellerinden biri olan Samanyolu TV'deki Ayna programı bu köşeden sıkça övgü alan programlardan. Bu haftaki Ayna'yı izlerken dağarcığımda yine pek çok bilgi biriktirdim. Ayna ekibi, Avustralya yerlileri Aborjinleri görüntülüyordu. Aborjinler, parkta sersefil bir halde vakit öldürmeye çalışıyorlardı. Derken, bir beyaz, Ayna ekibinin yanına yaklaştı ve yerlilerin görüntülenmesini engelledi. Belli ki Avustralya'nın yeni sahipleri de eskilerin sefil durumundan rahatsız oluyor ve dünyanın bunu görmesini istemiyorlardı. Bir başka durak Kuzey Irak'ta ise cadde kenarlarında oluşan "benzin karaborsasını" hayretle izledim. Son operasyon nedeniyle Türkiye'den benzin ve mazot girişinin durması nedeniyle (ki biz bunun tersi olduğunu sanıyorduk) bölgesel hükümet sadece resmi araçlara ve taksilere yakıt verebiliyordu. Tabii o da karneyle... Yol kenarında bidonlarla karaborsa yakıt satan Kuzey Iraklılar, Türkiye'den benzin ve mazot beklediklerini adeta "yalvarırcasına" ifade ediyorlardı. Son durak ise Özbekistan'dı. Ünlü Özbek pilavının nasıl yapıldığı ayrıntısıyla anlatıldı. Meğer Özbek pilavı yağ içinde yüzermiş. Üç kilo pirince üç kilo yağ ve üç kilo havuç konulurmuş. Yetmezmiş gibi masaya servis yapılırken, üstüne kuyruk yağı da eklenirmiş... Özbek pilavıyla ilgili programda söylenen şu tekerleme ise işin "sağlık boyutunu" gözler önüne sermeye yetiyordu: "Özbek pilavını sabah kendin ye, öğlen arkadaşınla paylaş, akşam düşmanına ikram et!.."