Yaşamdan Dakikalar'ın yeniden atv ekranlarına dönmesine nasıl sevindim anlatamam... Zira, büyük kanalların kültür- sanat yapımlarından artık iyice elini eteğini çekmesi, beni gelecek adına büyük bir umutsuzluğun içine yuvarlamıştı. Yaşamdan Dakikalar'ı yeniden atv ekranlarında görünce, umudum tazelendi... Bu programa bugüne dek bu köşede sütunlar dolusu övgü yazdım. Tekrarlamak niyetinde değilim. Ama beni en fazla keyiflendiren olayın altını bir kez daha çizmemde fayda var. Ben bu programı ne zaman izlesem, dağarcığıma bir-iki yeni bilgi, bir kaç farklı bakış açısı yerleştirdiğimi hissediyorum. Bu hafta da Sunay Akın'dan muhteşem bir arkeolojik kazı çalışması geldi. Suyun metrelerce altındaki Ertuğrul Fırkateyni batığına inmeden, "oturduğu yerden" yaptığı dalışla, ortaya muazzam bir tarihi gerçek çıkarttı. Konuk Timur Selçuk'un, ünlü Ayrılanlar İçin bestesiyle ilgili yaptığı değerlendirme de enfesti. Üstat dedi ki: "Bu, dimdik söylenmesi gereken bir şarkıdır. Yollarımız ayrılıyor ama sana da yeni aşklar, yeni hayatlar, bana da temennisini içerir. Salya sümük söylenen şarkılardan kimseye hayır gelmez..." Ucuz arabesk kültürünün, müzik ve televizyon başta olmak üzere her alanda kök salmasına karşı bundan daha "ustaca" ve bir o kadar da nahif bir başkaldırı olamazdı. Kulübün yeni üyesi Atilla Dorsay da yerine yakışmıştı. Atilla Ağabey'in sadece Oscar haftası münasebetiyle sazı eline aldığını sananlar, ileriki haftalarda yanıldıklarını görecekler. Zira İstanbul beyefendisi duruşu ve kusursuz Türkçe'sinin yanı sıra Atilla Dorsay, sinemanın yanısıra, televizyondan edebiyata, siyasetten günlük yaşama kadar her konuda "söyleyecek sözü olan" gerçek bir entelektüeldir. Yuvanıza hoş geldiniz dostlar...