İstihbaratım sağlam. Bazı kanalların genel müdürleri önceki gün gündüz kuşağı program yapımcılarını arayıp, "Aman dikkat, bundan sonra gündüz programlarında magazinin 'M'si bile olmayacak" demiş. Bundan böyle ünlülerin gönül ilişkilerinin, kaçamaklarının, sobelenmelerinin ve sonu gelmez polemiklerinin tek adresi, 23.00'ten sonra yayınlanacak magazin programları olacakmış. Dün sabahtan itibaren gözüm gündüz kuşağı programlarının üzerindeydi. Gerçekten de keskin bir "U" dönüşü yapıldığı dikkatimi çekti. Kanal D'nin Dobra Dobra'sı "zamlara vatandaş tepkisi haberi" ile açıldı. Stüdyo konuğu Tuğba Ekinci ilk kez "polemiklerin" dışında tutuldu ve kendisiyle meme kanseri üzerine sohbet edildi. Sanatçılar gün boyunca sadece şarkılarını söyleyip, sosyal konular üzerinde görüş belirtmekle yetindiler. Ağırlıklı olarak sosyal sorumluluk projeleri, muhtaç durumdaki sanatçılara yardım ve sağlık sorunları üzerinde sohbetler gerçekleştirildi. Belli ki, geçen Kasım ayında gündüz kuşağı programcılarını toplayarak, yüzde 45'e ulaşan izleyici şikayetlerini masalarına koyup, "balans ayarı" yapan RTÜK, bir kez daha ceza vermek yerine "aba altından sopa göstermeyi" tercih etmişti. Ucuz magazin polemikleri, seviyesiz aşk maceraları ve bunlar üzerine köpürtülen çirkin polemikler artık çoluk çocuğun ekran başında olduğu saatlerde televizyonlarda yer almayacaktı. RTÜK'ün bu konudaki tavrı son derece kesindi ve genel müdürler de bu "hassasiyet" üzerine yapımcıları uyarmak zorunda kalmışlardı. RTÜK'ün uygulamasını "sansürcülük" olarak nitelendirmek, bu çağda televizyon programlarına bir devlet kurumu tarafından keskin müdahalelerde bulunulmasını kıyasıya eleştirmek işin "kolay" tarafı. Zor olanı ise bu müdahalelerin "sebebi" üzerine yoğunlaşabilmek. Bana göre halkın magazine ilgisini "zaaf" olarak değerlendirip, toplumsal sorumluluktan uzak bir üslupla gündüz ekranlarını türlü çirkinliğe bulayanlar, bu "müdahalenin" baş sorumlularıdır. "Beğenmeyen izlemesin kardeşim" kolaycılığını yayıncılık düsturu edinenler, RTÜK'ün kılıcını bileyenlerdir. Unutulmamalı ki herkes "müstahak olduğu" biçimde yönetilir. Kendi RTÜK'lerini kendi vicdanlarında kuramayanlar, şeriatın kestiği parmak için boşuna feryat etmesin...