PARMAKLIKLAR Ardında adlı diziyi de "iş değil, keyif için izlediğim diziler" arasına kattım. Özellikle ikinci bölüm hem temposuyla hem rafine oyunculuklarıyla büyük bir seyir zevki yaşattı. Hafta sonu dizinin setini ziyaret eden dostlarım anlattı. Serra'nın tahliye olduğu sahneyi gözyaşlarıyla izlemişler. Kadın mahkumun, yıllardır sesini duyduğu ama bir türlü göremediği denize karşı dalıp gittiği sahne hepsini ağlatmış. Bir de Selda Alkor farkı var ki, diziye ayrı bir lezzet katıyor. İlk bölümde, düşman olduğu mahkumun elini pres ütüde yaktıktan sonra bir bakışı vardı ki, bırrr... Ayrıca Devin Özgür Çınar ile Özlem Düvencioğlu'nun farkında olmadan giriştikleri "oyunculuk düellosunu" da keyifle izliyorum. Ya başgardiyan Zehra Alptürk'e ne demeli? Son dönemde izleyicinin bu denli nefretini toplayabilme başarısını gösteren (!) bir karakter olmadı. Bu arada dizi ekibi de Sinop'a tutku derecesinde bağlanmış. Selda Alkor ile Serra Yılmaz oteldeki karşılıklı odalarını adeta eve çevirmişler. Girişte terlik koyma yerleri, içeride halılar, kilimler, pencerelerde ev işi perdeler bile varmış. Bir kaç yıl önce hizmet dışı kalan Sinop Cezaevi ise dizi yapımcıları sayesinde "ihya" olmuş. Sıkı bir onarım gören cezaevi, öyle bir hale gelmiş ki, çekimler bittikten sonra müze olarak hizmete girecekmiş. Bu arada Parmaklıklar Ardında, Sinop'un ticaret hayatını da hareketlendirmiş. Özellikle dizi setinde parmaklıkları inşa eden demirci ustası, köşeyi dönmüş diyorlar... Ve gelelim, ikinci bölümde gözüme batan kıymığa... Kadın mahkumların soyundukları sahnede neredeyse hepsinin omzunda bikini-mayo izi vardı. Mahkumlara plajda güneşlenme izni verilmediğine ve tahliye olanlar bile ilk kez gördükleri denize bakakaldığına göre bu iz sadece oyuncuların geçen yaz Bodrum günlerinden hatıra kalmış olabilir!.. Bir daha hamama filan girerlerse, set makyözü oyuncuların omuzlarını pudralayıversin bir zahmet...