HÜLYA Avşar artık sahneye çıkmayacağını açıkladı. Nedenini ise "Şu andaki birlikteliğim süresince böylesi daha doğru olacak. Çünkü Saadettin Bey buna lâyık biri" mealinde sözlerle açıkladı. Hülya Avşar ilginç bir "dönüşüm" yaşıyor. Geçen sezon televizyonda ağdalı magazin sosuna bulanmış programlarda göründü. Bu yıl ise "araştırmacı/ sorgulamacı gazeteci" edalarında "ciddi" bir program yapıyor. Arada bir türbana meylettiğini söylüyor. Yani Tarkan'ın yeni albümüne atıfla, Hülya da bir "metamorfoz" yaşıyor. Tabii ki özel yaşamıyla ilgili aldığı kararları sorgulayacak ya da yargılayacak değilim. Benim asıl takıldığım nokta, sahneyi bırakma kararının eş ya da sevgiliye "hediye" gibi sunulması. Oysa "aşkı uğruna sahnelere veda eden yıldız", eski Türk filmlerinde kalan, modası geçmiş bir arabesk motif... Bu arada Hülya Avşar'ın kararı, çoluk çocuğa karışmasına rağmen sahne şovlarına devam eden namuslu kadınlara da, onları izlemek için salonlara, stadyumlara, gazinolara koşan hayranlarına da saygısızlık değil mi? Bir erkeğe gönülden bağlı olmanın tek göstergesi sahneye çıkmamak mıdır? Dergisinde her ay kadınlara "çağdaşlaşma" dersi veren, marka değerinden söz eden, kariyer planlaması üzerine iri laflar eden Hülya Avşar, "Çok aşığım, artık dizimi kırıp, evimde oturacağım" türünden, ancak Avrupa Yakası'ndaki "Makbule"nin ağzına yakışacak konuşmaları, bugüne kadar önümüze koyduğu resimle bağdaştırabilecek mi? Eski eşi ve onun sevgilisiyle aynı yerde tatil yapabilen, eski eşinin bir başka kadından doğan bebeğini bağrına basabilen, kendi kızının, cici annesiyle el ele, yanak yanağa pozlar vermesini takdir hatta teşvik eden, bu tavırlarını "medeniyet ölçütü" olarak kamuoyuna sunan Hülya Avşar, -belki de Saadettin Bey'in isteğiyle/direktifiyle- sahne hayatını sona erdirmeyi hangi medeniyet kriteri ile açıklayacak? Bunun adı değişim midir, dönüşüm müdür, metamorfoz mudur yoksa çifte standart mıdır? Merakım sadece budur.