PAZAR gecesi Mahsun Kırmızıgül ile konuştum. Hiç görmediğim kadar heyecanlıydı. Mahsun sinema yönetmenliğine soyunmuş. "Beyaz Melek" adlı filmin aynı zamanda senaristi ve oyuncusu... İlk sokak sahnelerini çektiği günün akşamında heyecanını benimle paylaşmak istemiş. Sırada huzurevi sahneleri var. Onları da Galatasaray Lisesi'nde çekecekmiş. (Mekteb-i Sultani'de okuyan arkadaşlarımın yatılı okul maceralarını çok dinledim. Bana göre huzurevi sahnelerinin çekileceği en son mekân Galatasaray Lisesi olmalı...) Mahsun, filmin oyuncu kadrosunu saydığında kulaklarıma inanamadım. Nejat Uygur, Yıldız Kenter, Müşfik Kenter, Gazanfer Özcan, Erol Günaydın, Emel Sayın, Salih Kalyon, Cezmi Baskın, Ali Sürmeli, Cihat Tamer, Yavuz Bingöl, Hüseyin Avni Danyal, Fırat Daniş, Sarp Apak ve Alman RTL televizyonunun Türk sunucusu Nazan Eckes... Nejat Uygur 35, Emel Sayın ise 27 yıl sonra bir sinema filmi için kamera karşısına geçiyor. Bunca şöhretli isim, eminim ki Mahsun'un yönetmenlik yeteneğine ve sinema bilgisine güvenerek teklifi kabul etmemiştir. Peki öyleyse, yıldızları o platoda buluşturan cazibe merkezi ne? Yanıt: Senaryo... Duyduğuma göre herkes senaryoyu okuyunca çok etkilenmiş ve oynamak için gönüllü olmuş. Mahsun, hem nesilleri hem de Türkiye'nin doğusu ile batısını birleştirecek bir köprü kurmaya hazırlanıyor. "Bu filme annen ile babanı da alıp gelmelisin Yüksel Ağabey" diyordu ısrarla, "Hem ağlayacak hem de çokça düşüneceksiniz..." Bir sahnede evden kapı dışarı atılan yaşlı şöyle diyormuş mesela: "Ben şu küçücük yüreğimin odacıklarına onlarca evlat ve torun sevgisini sığdırdım. Ama evlatlarım kocaman evlerine beni sığdıramadılar!.." Mahsun bu kez büyük bir balık yakalamış görünüyor. Bunu söylemek çok mu iddialı olur bilmiyorum ama sanırım ikinci bir "Babam ve Oğlum" vakası yolda...