CUMARTESİ gecesi İspanyol futbol tarihinin en dramatik, en heyecanlı gecelerinden biri yaşandı. Real Madrid'in Real Zaragoza ile oynadığı karşılaşmayıı NTV'den, Barcelona'nın Espanyol karşısına çıktığı karşılaşmayı ise tv2'den aynı anda izledim. Şampiyonluk neredeyse her 10 dakikada bir el değiştirip durdu ve Roberto Carlos'un muhteşem assistiyle Real Madrid son viraja avantajlı girmeyi başardı. Benim gözüm de pek çok Türk futbolsever gibi Roberto Carlos'un üzerindeydi. Kısmet olursa yeni sezonda bu canlı futbol abidesini Şükrü Saraçoğlu'nun çimleri üzerinde izleme olanağı bulacağız. Bu maçta Roberto Carlos'a hayranlığım bir kat daha arttı. Transfer sözleşmeni imzalamışsın, paranın bir bölümünü cebine koymuşsun. Başkası olsa oynamaz ya da "oynar gibi" yapar. (Okuduğuma göre Teknik Direktör Capello, özel durumundan dolayı Carlos'u kadroya almak istememiş. Ama Brezilyalı futbolcu oynama konusunda ısrar etmiş.) Roberto Carlos sahada basmadık yer bırakmadı. Sol çizgide her zaman olduğu gibi ring seferleri düzenledi ve muhteşem ortasıyla takımının şampiyonluk yarışında geriye düşmesini engelledi. Ayrıca maçın elektriklendiği ve takımının yüksek gerilim nedeniyle kontrolü kaybettiği anlarda Roberto Carlos bir yangın söndürücü gibi ortamı soğuttu. Gördüğüm kadarıyla Fenerbahçe sadece bir çift usta ayak değil, mangal gibi bir yürek, körük gibi bir çift ciğer ve katıksız bir profesyonel beyin de transfer etmiş.