Yazıyı bugüne saklamıştım. çünkü kayıtları birkaç kez kontrol etmem gerekiyordu. Ama Vatan gazetesinde TV eleştirileri yazan sevgili dostum Memed Güler elini benden daha çabuk tuttu ve yazdı. Neyi mi? atv'nin İki Yabancı dizisindeki hatalı mesajı... Bir kere de ben üstünden geçeyim: İnsanları organ bağışına teşvik etmek için pek çok kampanyanın düzenlendiği, din ve devlet adamlarının yüreklendirici demeçler verdiği şu günlerde atv'nin İki Yabancı dizisi, durduk yere kafa karışıklığına yol açtı. Beyin ölümü gerçekleşen delikanlının organlarının bağışlanması tartışılırken, sevgilisi odasına girip, onu çok sevdiğini söyledi. Bunun üzerine hastanın gözünden yaşlar süzüldü ve tepki olarak da parmaklarını oynattı. Bu mucizevi gelişme üzerine beyin cerrahı da "Bazen mucizeler karşısında aciz kalıyoruz" deyiverdi. Evet, Allah'tan ümit kesilmez. Çıkmayan candan da... Ama tıbben beyin ölümü raporu verilmiş bir hastanın tam organları bağışlanacakken, "dirilmesi" bu durumu yaşayan ekran başındaki hasta yakınlarının kafasını karıştırmaz mı? Bundan sonra doktorların "beyin ölümü" raporuna kim inanır? En sevdikleri insan için "mucize" bekleyen yakınlar, kolay kolay fişi çekebilir mi? Bu diziyi izledikten sonra kim organ bağışı onay belgesini gönül rahatlığıyla imzalayabilir ki? Benim görüşüne başvurduğum uzmanlar ise beyin ölümü gerçekleşen bir hastanın geri dönüşünün imkansız olduğunu söylediler. Olayın tıbbi boyutunu tartışmak, uzman doktorların işi. Ama bir televizyon dizisinde bu denli önemli bir olayın, bu kadar "yüzeysel" bir şekilde ele alınması kabul edilebilir bir şey değil. Senaristler, karaladıkları her kelimenin toplumda nasıl etkiler yaratacağını ince ince hesap etmeli... NOT: atv'nin bir başka dizisi Beyaz Gelincik'in finalinde doktor, Ömer'e komadaki Ceren için "Organ bağışı yapmış. Beyin ölümü gerçekleşirse organlarını alacağız" diyor. Ömer bir hırsla doktorun üzerine yürüyüp, yakasına yapışıyor: "Ne diyorsunuz siz?.." Oldu mu size bir haftada iki büyük hata!.