Siyaseten gerildikçe geriliyoruz. Futbol deseniz bir başka gerilim konusu... Hele Fenerbahçe-Beşiktaş kupa derbisinden sonra yaşananlar ve pazar günü Lig TV kablolarının kesilip, yayının sabote edilmesi taraftarın iyice tadını tuzunu kaçıracak cinstendi. Bu "davul zarı" halimiz, hafta sonu yarışmalarına da yansıdı. Ekranların en "mutedil dalgalı" yarışması Ünlüler Sirki bile bu hafta zıvanadan çıktı. Neco ile Tuğba Özay kapıştı, Tuğba yarışmayı terk etti. Bu arada jüri üyesi Servet Yalçın, kendisinden yorum almayan sunucu Süheyl Uygur'u canlı yayında bir güzel haşladı. Hatırlarsınız, Şarkı Söylemek Lazım'da benzer bir nedenden dolayı Erol Büyükburç da küçük kardeş Behzat Uygur'u paylamıştı. Bakalım Uygur kardeşlerin bu canlı yayın paratonerliği daha ne kadar sürecek?.. Asıl büyük kavga ise Bir Dilek Tut yarışmasında çıktı. Görünen o ki, jüriye dahil olan Yeşim Salkım sayesinde yarışmaya yeni bir yüksek gerilim hattı çekilmiş. Cenk Eren ile Şenay Düdek arasında tın tın öten gerilim telleri, yapımcıları kesmemiş olacak ki, senaryoya bir de Yeşim Salkım - Tuğba Ekinci - Şenay Düdek hattı ekleniverdi. Yeşim Salkım tarafından istemeden tetiklenen Tuğba Ekinci, hıncını Şenay Düdek'ten almaya kalktı. Tuğba'nın ağzından çıkan, "Şenay Bey... Pardon Şenay Hanım" sözleri, yarışmanın düzeyini bir anda kemer seviyesinin altına düşürdü. Bu arada Yeşim Salkım, sunucular Pınar Altuğ ve Cenk Eren'in yorum yapmalarına sinirlenince gerilim iyice arttı. Salkım, "Lütfen orada çok konuşmayın. Madem öyle gelip jüri masasına otursaydınız" deyince Cenk Eren araya girdi: "Pınar ile bana önce jüri üyeliği teklif edilmişti ama kabul etmeyip, sunucu olmayı tercih ettik..." Salkım, üsteledi: "Niye jüri olmadınız o zaman?" Cenk Eren bombayı patlattı: "Çünkü jürilikten daha fazla para veriyorlar!.." Oysa Bir Dilek Tut, sosyal misyonu olan, duygu yüklü bir yarışmaydı. Hele ikinci etapta yarışanların hepsinin hayatı bir roman ya da film çıkabilecek kadar dramatikti. Öyle ki pek çok kere jüri üyeleri, sunucular, koçlar ve eminim ki ekran başındakiler gözyaşına boğuldu. İyi de, böyle bir yarışmada reyting adına kıvılcım çaktırmak şart mı? Şarkı Söylemek Lâzım ise Oray Eğin sayesinde sanatçılar ve izleyiciler için "korku tüneline" döndü. Sahneye gelen her sanatçı, "Acaba nereme çamur sıçrayacak?" endişesiyle tir tir titriyor. Bu haftanın kurbanları İlhan Şeşen ile Hilal Özdemir oldu. İlhan Amca "pes" demek zorunda kaldı. Hilal Özdemir yanıt vereyim derken kendini zor duruma düşürdü. İlk programda Hazım Körmükçü - Hilal Özdemir çiftinin kıyafetini eleştirirken "Varoş düğün salonu kıyafeti" deyip, tıpkı sekreterler gibi buralarda yaşayanları da aşağılamaya cüret eden Oray Eğin sayesinde memleketteki bunca gerilim sebebinin arasına kentli-varoş cepheleşmesi de katıldı. Ancak Eğin'in tavrı ne kadar yanlışsa, Özdemir'in "Varoşlarla uğraşma, bir gün tenhada varoşlar seni kıstırabilir" sözleri de o denli kabul edilemezdi. Şarkı Söylemek Lım bu haliyle sadece "Oray'a tahammül edebilecek sinir sistemine sahip olanların" izleyebileceği, "Fear Factor" tarzı bir program haline geldi!.. Sevgili televizyoncu dostlar: Memleket zaten alev alev... Millet hiç olmazsa hafta sonu ekranında "suni gerilimden" uzak kalsın. Yapmayın. Yangına benzin dökmeyin...